© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Tribeca Film Festivali

Tribeca Film Festivali

Amerika’nın önde gelen ve her yıl ortaya çıkaracağı filmlerle ses yaratan Tribeca Film Festivali, 2003 senesinde New York’ta Robert De Niro’nun önderliğinde kuruldu. Tribeca bu sayede Film Festivali ile popüler bir yer olmuştur.

Tribeca’nin ismini herkes duymuş olsa da tam olarak nerede olduğunu New York’ta yaşayan bazı insanlar bile bilmez. Öylesine gizemli bir yerdir ki açılımı Triangle Below Canal (Kanalın Altındaki Üçgen) mahalle olarak bilinir. New York’un bütün celebrity, ressam, yönetmen ve “upscale class” kesiminin yaşamak için ilk seçimidir Tribeca. Bu yıl The New York Times, Bloomberg, Sony, Pepsi ve Magnum’un sponsorluğu ile gerçeklesen Tribecca Film Festivali uluslararası filmler ile halk arasındaki deneyimi güçlendirmek adına güçlü bir proje. 2003 senesinden bugüne kadar 80 ülkede 1400 film gösterime girmiştir. 4 milyon izleyeni ve 750 milyon $ getirisi ile sinema dünyasına imzasını atmaya devam ediyor.

Geçen sene “The Avengers” festivalin kapanışını yapmıştı ve yönetmen Joss Whedon ise bunu Manhattan’da yetişmiş biri olarak Tribeca “bana eve geri dönüş şansı sundu” diye değerlendirmişti. “Home Home sweet home” misali! Açılışını “Mistaken for Stranger” adlı müzikal belgeselle yapan Film Festivali’nin bu yıl ki akışında belgesel ve kurmaca dallarında uzun ve kısa metraj yapımlara bolca rastladık. Rock grubu The National’ı konu alan bu belgeselde iki erkek kardeşin yaşamına dair etkileyici, dokunaklı bir öykü ele alınmış. Bununla beraber ünlü isimlerin yaşamını perdeye yansıtan belgesel yapımlar da ağırlıktaydı.

2013 Tribeca Film Festival award- winners  sırası ile Avustralyalı film The Rocket, Belçikalı film The Broken Circle Breakdown ve  Amerikan belgeseli The Kill Team birçok dalda ödüle laik görüldüler. Reha Erdem’in yeni filmi “Jin” de Tribeca Film Festivali’nde gösterildi. Filmin başrollerini Deniz Hasgüler, Onur Ünsal, Sabahattin Yakut ve Yıldırım Şimşek paylaşıyor. Gurur verici bir kadro, onlara bol şans diliyorum. “Jin” daha sonra Seattle ve Minneapolis kentinde de gösterilecek.

Bu sene benim listeme giren filmler arasında baş rollerini Zoe Bell ve Rachel Nichols’ın oynadığı “Raze”, ikinci sırada ise Big Men ve Flex is Kings vardı. İki filmi de salondan ayrılmadan arka arkaya izledim, sizi olduğunuz dünyadan koparırcasına gerçek bir yaşam belgeselleriydi. Ardından zevkle katıldığım davet “Raze” filminin gösteri sonrası kokteyliydi, Los Angeles’lı bir yapımcı ve yönetmenin eseri olan film, “savaşmak mı yoksa ölmek mi” arasındaki ince ayrıntıları cesaret, korku ve aksiyon temaları ile ele almıştı.

Tribeca her ne kadar Robert De Niro’nun organize ettiği Film Festivali ile ünlense de aslında mahalle, yüzlerce restoranı ve muhteşem mimarisi ile ayakta kalmaktadır. De Niro, fikrimce New York’un en başarılı restoran sahiplerinden birisidir, onu hiçbir zaman ızgaranın başında görmezsiniz fakat restoranlarındaki küçük dokunuşlar ve başlattığı trend ile farklılığını hep hissettirir.  Sevgili De Niro’nun çizdiği resimleriyle dekorasyonunu yaptı yer Pazar bruchlar’ımın vazgeçilmezidir. Umarım film sonrası  bir gün yolunuz düşer…

Film yapımcılarından izleyicilere herkesin  bir şeyler paylaştığı bir  film festivali de sona erdi. “Benim için güzel kareler yaşadığım günlerdi. Ünlü Yönetmen Robert Altman’ın sevdiğim bir alıntısıyla bitirmek istiyorum; “Film yapmak, birçok kereler yaşamak için bir şanstır.”

2014 Tribeca’da buluşmak üzere…
New York’tan sevgiler… 

Yazar Hakkında /

Yazarımız hakkında kısa özgeçmişi çok yakında sayfamızda olacaktır.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.