© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Aşkın Düşmanı Phubbing

Aşkın Düşmanı Phubbing

Sevgi ve mutluluk ayı şubattan herkese merhaba. Bu ay başarılarımızın güçlendiricisi “aşk” olsun. İlişkilerinizde de önemli bir sorun haline geldiğine inandığım bir hastalıktan bahsedeceğim aslında. Hepinizin bildiği ama adını koyamadığı o şeyden: “Phubbing”

 

 

Peki, “Phubbing nedir?” derseniz, ilk olarak Sydney Üniversitesinde yapılan çalışmalarla ortaya konan, 2013 yılında “snub” ve “phone” kelimelerinin bileşimi ile tanımlanan, henüz Türkçe karşılığı olmayan ama davranışlarımıza yerleşmiş bir süreç. Bu hastalık, gözden kaçırma korkusu olarak bildiğimiz FOMO “Fear of Missing out” ile de kardeş bana göre.

 

Bir günde sayısız kez telefonunuza bakıyorsanız, bir arkadaşınız ile sohbet halinde iken telefonunuz gözünüzün önündeyse ve bildirimleri kaçırma korkusu ile defalarca bakıyorsanız, siz de phubbing yapıyorsunuz demektir. Yani karşınızdakini telefon uğruna küçümsüyor ve onu yok sayıyor olabilirsiniz. Bu çağımızın hastalığı diyebileceğimiz kadar hepimizi tehdit eden bir “salgın” değil mi?

 

Bir yılda toplamda 58 gün boyunca telefonumuzu kontrol ettiğimizi biliyor musunuz?

 

Eşinizle, sevgilinizle, arkadaşınızla bu yüzden tartışıyorsanız da yalnız olmadığınızı söylemek isterim. 2013’te başlatılan çalışmalardan sonra “phubbing”e son vermek için kampanyalar dahi düzenlenmiş. İletişime verdiği zararı bizden çok önce görenler, restoranlarda telefonları toplayarak müşterisini kabul etmeye varacak tedbirler dahi almış. Bize gelişi biraz geç. Akıllı telefonlar ve sosyal medyanın artan kullanımı sonucu “phub”lamaya başlamışız.

 

Sosyolog McLuhan’ın dediği gibi “küresel bir köy oluştu” düşüncesine ve rehavetine kapılmışken, yüz yüze iletişimin değerini unutur olduk. Phubbing bu unutkanlığımızı kayıtlı hale getirdi diyebiliriz. İnsanlar uzun zamandır kesintisiz sohbetin tadını kaybetti, çünkü bildirimler hayatlarının merkezi haline geldi. Karşınızdaki kişiyle iletişim halindeyken sosyal medyadan gelen bildirimlere odaklanıyor, o iletişimden kopuyorsanız, “phubber” oluyorsunuz. Yani sosyalliğinizi düşman hattı olarak görüp, yarattığınız profili ön planda tutarak kayboluyorsunuz!

Phubbing yüzünden ayrılma eşiğine gelen çiftler olduğunu da söyleyebilirim. İlişkilerini iyileştirmek adına birçoğu ile çalıştık FOMO yüzünden. Dikkatimizin bu kadar çalındığı bir ortamda, gelen bildirimlerin çekiciliği bedenlerimizi ortadan kaldırıp meta çağına da uygun olması adına bizi o cihaza bir şekilde bağlıyor. Alışkanlıkları yönetmek, hayatınızı yönetmektir unutmayın. “Peki, ne yapacağım, nasıl bırakacağım bu alışkanlığı?” dediğinizi duyar gibiyim. Öncelikle beyninizi eğitmeniz gerekiyor. Beyni eğitmenin yolunu ve iletişimin önemini maddeler halinde birlikte hatırlayacağız.

  • Asla yapamam demeyin, bir alışkanlığı değiştirmek istiyorsanız, hemen bugün başlayın.
  • Bedenin diyete ihtiyaç duyması nasıl normalse dijital detoks da normal.
  • Buluşmalarınız esnasında arkadaşlarınız ve sevdiklerinizle anlaşarak cihazları kapatın.
  • Çok zor demeyin, zor dediğiniz şeyi ertelemek beyninizin en sevdiği yoldur, adım atın!
  • Buluşmalarınızı renkli hale getirmek isterseniz; telefonları kapatmayı kimse kabul etmezse, telefonu ilk eline alana hesap ödetmek ya da ona diğer arkadaşlarına kitap aldırmak gibi eğlenceli engeller de ortak hareket edilmesine yardımcı olabilir.
  • Sosyal medya kullanımınızı kontrol edecek uygulamalar kullanabilir ve bu kullanımlarda hedefler belirleyebilirsiniz. Hedeflerinize ulaştıkça kendinizi ödüllendirin.
  • Partnerinizle de bu sorunun üstesinden gelebilmek için teknolojiden uzak saatler belirleyebilir, ortak hareket edebilir ve birlikte o alışkanlığı değiştirme yükünün altından kalkabilirsiniz.

 

Eğer dijital bağımlılık derecesinde problem olduğunu düşünüyorsanız, uzman desteği almaktan da korkmayın. Sorularınız, dilek ve görüşleriniz için @ozguraksuna sosyal medya hesaplarımdan veya www.ozguraksuna.com sayfamdan da bana ulaşabilirsiniz. Aşkla kalın!

Yazar Hakkında /

Özgür Aksuna, 1978 yılında çok sevdiği Ankara’da dünyaya geldi. Üniversite yıllarına kadar Ankara’da eğitim hayatını sürdürdü, Müzik ve yayıncılık hayatına 1995 yılında TRT Ankara Radyosu ve TRT Ankara Televizyonu’nda başladı ses sanatçısı olarak bir çok program, konser ve turnelerde görev aldı, beraberinde ses sanatçılığı kariyerine Kültür Bakanlığının kadrosunda da bir süre devam ettikten sonra bir çok özel radyoda program yapıcısı, spiker, haber editörü,müzik direktörü, dj eğitmeni ve yayın yönetmenliği yardımcılığı yaptı. 1999 yılında Türkiye’nin en önemli yabancı müzik istasyonlarından Capital Radio ile başlayan Dj’lik ve radyo programları ile adını “Türkiye’yi Uyandıran Adam” olarak tüm Türkiye’ye ve yurt dışına duyurdu.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.