© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

PERVİN ERSOYOtelleri Bu Yaza Damga Vurdu

PERVİN ERSOYOtelleri Bu Yaza Damga Vurdu

Otelleri Bu Yaza Damga Vurdu Cemiyet hayatının güzel ve zarif ismi Pervin Ersoy, sahibi olduğu Maxx Royal ve Voyage Otelleri ile bu yaza da damgasını vurdu… Başarılı ve enerjik bir iş kadını olan Pervin Ersoy, bu başarının altında yatan faktörleri, özel hayatını, ilgi alanlarını, aşka ve sevgiye dair tüm söyleyeceklerini tüm içtenliğiyle bu sayımızda bizlerle paylaştı… Spot: Verdiğimiz hizmet, kalite standartlarının üzerinde…

Keyifli yaşamınızı biraz sizden dinleyebilir miyiz?

Öncelikle teşekkür ederim. Benim kendi günlük rutinim büyük bir koşuşturma içinde geçiyor. Sabahtan başlıyor birtakım programlarım. Gün içerisinde, ofisime de uğrayarak hepsini yetiştirmeye çalışıyorum. Bir yandan günlük ev ile ilgili sorumluluklarım, bir yandan çocuklarla ilgili sorumluluklarım, bir yandan kendi sosyal hayatım derken zaten gün bitmiş biliyor. Onun dışında da daha çok, çocuklara zaman ayırmaya çalışıyorum. Bu sene kendi yapacağım işlerle ilgili bir, iki özel projem var. Şimdi onlara odaklandım ve iş hayatında da o projeler üzerinde çalışıyorum. Bunun yanında yaklaşık 5-6 ay önce kurduğumuz bir derneğimiz var.” Bizim Çocuklarımız Dayanışma Derneği” adı altında. Derneğimizdeki tüm arkadaşlarımızla beraber, gerçekten gönülden, elimizden geldiğince “bizim çocuklarımız bizim geleceğimiz” sloganı ile hemen hemen haftanın 2-3 günü bir araya gelerek, derneğimiz ile ilgili çalışmalar yürütüyoruz. Derneğimizin amacı; anaokulları açmak ve maddi gelirleri düşük ailelerin çocukları için bir imkan sağlamak. Tüm imkanlarımızla beraber çalışmalarımız sürüyor. İlk anaokulumuzu da Çekmeköy’de yapıyoruz ve bitimine çok az kaldı. Ekim ayı içerisinde ilk anaokulumuzu Çekmeköy’de açmış olacağız.

 

Otelleriniz her yaz olduğu gibi bu yaz döneminde de en sık tercih edilen otellerdendi… Siz bu yoğun ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?  Otellerimizin daha çok tercih ediliyor olmasının sebebi, çocuklu ailelere çok güzel bir şekilde hitap ediyor olmamız. Türkiye’de her zaman çocuklu aileler, her türlü imkanı içinde barındıran, çocukları ile beraber tatillerini çok keyifli geçirecekleri otel arayışı içindeler. Bizim otellerimizde de maksimum bir hizmet veriliyor. Özellikle, ailelerin daha rahat edebilmeleri ve çocukları ile tatilden daha büyük keyif alabilmeleri için… Maxx Royal otellerinde bu konuda daha da hassas davranılıyor. Tüm Maxx Royal otellerinde çok ciddi metrekarelerde çocuklar için Maxiland adı altında özel alanlar var ve siz tüm gün çocuğunuzu oraya bırakıp gönül rahatlığı ile oradaki görevlilere teslim edebiliyorsunuz. “Çocuğum ne yapıyor acaba, güvende mi?” diye bir endişeye kapılmıyorsunuz. Tatil sizin için çok daha keyifli hale geliyor. Hem Voyage otellerde hem Maxx Royal otellerde ailelere çok daha iyi hizmet verdiğimizi düşündüğüm için bizim otellerimiz en çok tercih edilen oteller listesinde yer alıyor. Zaten 2016 yılında da böyle oldu. Tüm otellerimiz çok iyi hizmet verdiler ve çok iyi geri dönüşüm aldık tüm misafirlerimizden.

 

Peki bu başarınızı nelere borçlusunuz?

 

Otellerimizin bu başarısını hem verdiğimiz hizmet kalitesinin standartların üzerinde olmasına hem de bizimle birlikte çalışan personelimizin gerçekten bizimle beraber bize çok destek bir şekilde çalışmasına bağlıyorum. Çünkü işin çok büyük bir kısmını da onlar üstlenmekte. Eğer gittiğiniz bir tatil köyü veya otelde iyi bir hizmet alıyorsanız ve özellikle güler yüzlü personel size hizmet veriyorsa o zaman gerçekten tatilden keyif alıyorsunuz. Ve tekrar o otele gitmek için bir sonraki tatili iple çekiyorsunuz. Ama personelin hizmetinden memnun kalmadıysanız, inanın ki; istediğiniz kadar büyük odalarda kalın, konforunuz ve lüksünüz istediğiniz kadar yüksek olsun, o otelden mutsuz bir şekilde ayrılıyorsunuz. Sizi etkileyen en büyük faktörlerden biri, hizmetin ve karşınızdaki insanın size hizmet ederken yaklaşımı. Bu bizde çok iyi bir şekilde sunulduğu için otellerimiz çok fazla tercih ediliyor ve bizim rezervasyon sayımızdaki artışın en büyük sebepleri; hem yiyecek içecek standartlarında kalitemizi korumamız hem hijyene çok önem vermemiz hem de personelimizin gerçekten hizmette bir numara olması.

 

Sosyal sorumluluk projelerinde de her zaman aktif bir biçimde rol alıyorsunuz… Bu katılımın size hissettirdiklerini ve bunan sonra bu tarz yapmak istediğiniz çalışmaları bize aktarabilir misiniz?

 

Sosyal sorumluluk projelerinde yaklaşık 10 senedir, elimden geldiğince yer alıyorum. İlk olarak, ÇABA ile başlamıştım. (Çağdaş Bağımsız Kadınlar Derneği) Çok sevdiğim arkadaşlarım benim katılmamı istemişlerdi ve ben de onların yanında yer alarak derneklerde ve özellikle sosyal sorumluluk projelerinde görev aldım. 8 sene kadar çalıştıktan sonra Çaba Derneği’nden ayrıldım ve Mart ayında kendi derneğimizi kurduk. Sevgili Sinem Nefesoğlu, derneğimizin kurulması için bana teklifle geldiğinde hiç düşünmeden kabul ettim. Çünkü, çocuklara karşı yapılacak her türlü projede canı gönülden çalışmak istiyorum ve onlara bir nebze de olsun destek olabiliyorsam ne mutlu bana! Çocuklar gerçekten bizim geleceğimiz. Ne varsa en temelde başlayarak çocuklarımıza vermemiz gerekli. Ama ben kendi derneğimiz dışında, tüm derneklere, yaptıkları işlerde elimden geldiğince, gerek düzenledikleri yemeklere balolara katılarak, gerek maddi yardımlarda bulunarak destek vermeye çalışıyorum. Bu tarz projelere katılmak manevi olarak çok büyük bir huzur bulmama sebep oluyor. Hem de vicdanen kendimi çok rahat hissediyorum. Bir şeyler yapabilmenin verdiği güzel bir his oluşuyor. Onu yaşamak ve onu tatmak çok güzel, en azından faydalı olduğumu bilmek ve bir şeylerde fayda sağladığımı düşünmek, küçük çocuklara bir nebze de olsun destek olmak çok güzel bir onur kaynağı. O zaman kendimle gurur duyuyorum. “Evet yapıyorsun bir şeyler! Sen de elini taşın altına koydun ve çok güzel işler başaracaksın” diyorum ve bu da kendimi daha iyi hissetmeme sebep oluyor açıkçası. Biz kendi derneğimiz olarak ilk anaokulumuzu açıyoruz söylemiştim. Bununla birlikte hedefimiz; daha çok anaokulu açmak. Bizim Çocuklarımız Anaokulları, ne kadar çok artarsa ben de o kadar mutlu olacağım ve dernekte çalışan tüm arkadaşlarım da o derece o keyif alıp mutlu olacaklar.

 

…..Bu aya özel olarak hazırladığımız sağlıklı yaşam ve güzellik içeriğimiz için sizden çok yararlı tüyolar alabileceğimize eminiz..  Sağlıklı bir yaşama ve güzel bir fiziğe sahip olmak için yapılması gerekenler neler sizce? Siz bunlardan hangilerini aksatmadan uyguluyorsunuz?  Belki inanmayacaksınız ama ben öyle çok fazla sağlıklı yaşama düşkün bir tip değilim. Maalesef, sağlığına da çok dikkat eden, aman şekerden kaçın tuzdan kaçın makarna yeme, beyaz pirinç yeme gibi takıntıları olan birisi de değilim. Böyle şeylere hayatımda hiç dikkat etmedim. Dikkat edenleri çok takdir ediyorum ama benim hayatımda hiç böyle şeyler olmadı. Ailemde de hiçbir zaman sağlıklı yaşam koçları veya sağlıklı yaşamla ilgili bir şey yapılmadığı için evde ne yemek yapılırsa onlar yenirdi. Dışarıya çıktığımızda hamburger ve türevlerini de yiyen bir insanım hatta. Ama tabii ki sebze yemeklerinin, çocuklar olduğu için evde pişmesine dikkat ediyorum ve ben de onlarla birlikte o tarz besleniyorum. Çok fazla spor yapmıyorum son zamanlarda. Ama yürüyüşü her zaman herkese tavsiye ederim. Sonuçta spor bir meditasyon. Kendinizi çok daha iyi hissediyor; kendiniz için bir şey yaptığınızı hissediyorsunuz. Yürüyüş yapmalarını tavsiye ederim herkese. Açık havada yapılan yürüyüşlerin çok da faydalı olduğunu düşünüyorum ve dediğim gibi yürüyüş dışında çok da fazla spor yapmıyorum.

 

Cildiniz için ve saçlarınız için hangi ürünleri kullanıyorsunuz?  Cildim için uzun yıllardır Sisley ve La Prairie ürünleri kullanıyorum ve yaklaşık 20 yıldır kullandığım hiç bırakmadığım ve bırakmayı düşünmediğim Biotherm ürünlerim var. Saçlarım için de Kerastase ürünlerini çok beğeniyorum. Yağlarından kremine, kreminden şampuanına kadar tüm ürünleri bende mevcuttur ve banyo dolabımda yer alır.

 

Kozmetik ürünlerin seçiminde nelere dikkat ediyorsunuz? Kozmetik ürünlerinin seçiminde büyük bir şeye dikkat etmiyorum ama yeni olan şeyleri denemeyi çok seviyorum. Çok sevdiğim bir danışmanım var; yıllardır Altuğ Kozmetik’ten alışveriş yapıyorum. Orada Müge’nin fikirlerine çok güvenirim. Müge her zaman bana yeni çıkan ürünlerin neler olduğunu, nasıl kullanacağımı ve neye yaradığı hakkında bilgi verir. Tüm bunları onunla takip ettiğim için, bir danışmanım var diyebilirim. Cilt bakımlarımı da onlarda yaptırdığım için her şeyi bir paket halinde onlardan alabiliyorum. Birine güvenirseniz onunla hareket edersiniz. Yönlendiren biri sayesinde hem yeni çıkan ürünleri hem sizde yaratacağı etkileri hem de neler istediğinizi onunla paylaşabiliyor ve cilt bakım ürünlerini daha doğru kullanabiliyorsunuz.

 

Spor yapıyor musunuz?  1-2 senedir çok fazla yapmıyorum ama bir spor salonuna üyeyim. Bu seneki programımda aktif olarak spor yapmak ve hayatıma sporu sokmak var. Sporun insana çok iyi geldiğine ve spor sayesinde en azından seratonin salgıladığımıza ve daha mutlu olduğumuza inanıyorum ve bu sene spora daha fazla vakit ayırıp salona gideceğim. Belki Türkiye’de çok fazla bilinmiyor ama muay thai diye bir spor var. Birkaç arkadaşımdan duydum bu sporu; çok enteresan bir spor. Hem bütün kaslarınızı çalıştırıyor hem de çok keyifli… Ama bilemiyorum bayanlar için ne kadar gerekli ve geçerli. Bayanlar bir ara boksa merak sarmışlardı. O dönem ben de denedim ama yapamadım, başaramadım. Bu sefer bir de muay thai’yi denemek istiyorum. Bu aydan itibaren bunlarla uğraşacağım.

 

…..Biraz da özel yaşamınızdan bahsedelim…

 

Pervin Ersoy’un bir günü nasıl geçiyor?

 

Benim bir günüm çok dolu geçer. Çünkü hiperaktif bir insan olduğum için sürekli yapacak bir şeyler bulurum. Sürekli bir şeylerin peşinde koştururum. Veya günlük programımda olan şeyleri bitirdikten sonra, onları geliştirmek için bazı şeyler peşinde koştuğum olur. Bir kere evde, çocukları okula gönderdikten sonra güzel bir kahvaltıyla güne başlarım. Ardından günlük yaşam rutinim başlar. Kendi şahsımla, evimle ya da arkadaşlarımın organizasyonları ile ilgili işleri sıralamaya koyarım. Ardından ofisime geçerim ve orada yapacağım işleri yapmaya başlar ve günüme devam ederim.

Mutlu bir evlilik hayatınız var… Nedir bunun sırrı?  Eşinize duyduğunuz aşkı, çocuklarınıza duyduğunuz sevgiyi dinlemek isteriz… Evlilik hayatının tek bir sırrı var. Birbirinize özgür alanlar tanımak…. Eğer, o alanı tanımıyorsanız, o müesseseyi yürütebilmeniz mümkün değil. İnsanlar evliliği öyle bir kafalarında canlandırıyorlar ki; ”Tamam artık evlendim! Onun üstünde her şeye sahibim! Neredeydin, ne yaptın! nereye gittin! Eyvah dışarı çıkamayacağım! Eyvah bütün özgürlüklerim kısıtlandı” Zaten öyle baktığınızda evlilik müessesesini işin içinden çıkılmaz bir hale sokarsınız ve yürütemezsiniz. Baştan evliliği kafanızda öyle şartlamamanız lazım. Evlilik iki insanın mutlulukla paylaşabileceği, kendi alanlarının olması gerektiği ve iki insanın birbirine bu alanları tanımasıdır. Yani ben öyle tanımlıyorum. Çünkü dönemimizde, kadınlar da en az erkekler kadar iş hayatı içerisindeler. Her iki insan da eve aksam yorgun argın geliyor. Kadının da erkeğin de kendine ait bir programı olabilir. O sınırlara müdahale etmemek, evlilikte biraz daha özgürlük, en azından evliliğin daha uzun sureli, daha kaliteli bir şekilde sürmesini sağlayacaktır. Bu benim şahsi görüşüm… Çocuklarım, benim hayatımdaki en büyük aşklarım. Dünya onlar için dönüyor. Anne olmadan önce bunu anlamam mümkün değildi. Hep söylerdi annem: “Çocuğun olduğunda birtakım şeyleri anlayacaksın” diye… Doğru söylüyormuş. Gerçekten onlara olan sevgim tarif edilebilecek gibi değil… O bambaşka bir şey. Bazı insanlar diyorlar ki: “Çocuğunuzu kendi hayatınıza adapte edin, size çok fazla yük getirmesin”. Benim öyle değil, ben kendimi onlara adapte ediyorum. Onların hayatına göre, kendi hayatımı yaşıyorum. Doğduklarından beri çocuklarım benim için öyle oldu. Ama bu konuda bir sıkıntım yok. Sonuçta bazen anne olduğunuz için, onların hayatı ile ilgili fedakarlıkta bulunacaksınız. Bambaşka bir şey çocuk sahibi olmak… Onlarla vakit geçirmek ve birlikte hayatı paylaşmak çok farklı… O yüzden çocuklarımım sevgisi benim için çok büyük bir sevgi.

 

Kültü-sanat etkinliklerine sık sık katılıyor musunuz? Gitmekten en çok keyif aldığınız aktiviteler neler oluyor?  Aslında kültür – sanat etkinliklerine katılmayı seviyorum. Ben Kova burcuyum ve Kova burcu deyince işin içine sanat da giriyor. Sanatkar tipler olurlar Kova burçları. Sanat, müzik ve doğayla iç içedirler. Ve zekanın burcu derler… Sanatçı burç derler… Ama sanırsam o konularda biraz da tembel bir Kova burcuyum. Yani, ben, dürtükleyen ve beni bir yerlere götüren, haydi gidiyoruz diyen bir arkadaşım olmadığı sürece kendi başıma sinema veya bale, sergi gibi bu tarz aktivitelere kendi başıma gideyim gibi bir isteğim olmuyor ama birisi beni çağırır, davet eder veya alıp götürürse hayatta en mutlu olduğum yerler de oralar oluyor… Bir sinema veya tiyatro, yeni açılan bir resim sergisi veya bir konser… Tüm bu sanatsal etkinlikler benim vazgeçilmezim. Ama dediğim gibi, beni ittiren birinin olması lazım… Sağ olsunlar böyle arkadaşlarım var. Onlar sayesinde tüm etkinliklere ve kültür – sanat etkinliklerine olabildiğince katılmaya çalışıyorum.

 

 

Son olarak hayatın her anında mutlu olabilmenin ve yapılan her işte başarılı olabilmenin yolu nereden geçiyor sizce? Sizin yaşam felsefeniz nedir?  Hayatın her anında mutlu olabilmenin tek yolu; sizin kendi mutluluğunuzdan geçiyor. Kendinizle barışık olursanız o zaman enerji akışınız düzelir ve siz kendi mutluluğunuz için çaba harcarsınız, başkalarının hayatı sizi ilgilendirmez… Mutluluğa giden yegane yol sizsiniz… Benim çok sevdiğim bir Mevlana sözü vardır, o benim hayat felsefem aslında: “Sen düşünceden ibaretsin geriye kalan et ve kemiksin. Gül düşünür, gülistan olursun, diken düşünür dikenlik olursun”. Olay bu kadar net iken bizim mutsuzluğu başkalarına yüklememiz sadece biraz “drama” oluyor gibi geliyor bana. Çünkü insanlar dramayı ve acınma duygusunu çok severler. O şekilde ilgi göreceğini düşünen çok insan vardır. Mutsuzluğuyla çevresine ciddi insan toplar ve acındırır kendisine… Hep uzak kalın o tarz insanlardan… Enerji en önemli şeydir hayatta… Enerjisi güzel insan sizi de güzelleştirir… Başarı çok çalışmak, çalışmak ve tekrar çalışmakla gelir… Disiplin önemlidir iş hayatında. İnsanlar sizin iş yaşamınızdaki duruşunuza bakarlar ve bu da bir bütündür aslında. Özel hayat, aile hayatı, iş hayatı iç içedir başarıda. Başarılı bir iş kadını veya iş adamı bu dengeyi kurduğunda hayattaki başarısı katlanarak artar. Çarkın dişlileri kırılmaya başlarsa başarı da sizden uzaklaşır…

 

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.