Hep Daha İyiye: Kayra Zabcı

“Doğduğun Ev Kaderindir” dizisi ile adını geniş kitlelere duyuran ve şimdilerde de, “Alpaslan: Büyük Selçuklu”daki Seferiye Hatun rolüyle izleyenlerin beğenisini kazanan Kayra Zabcı, hakkında merak edilenleri MAG Okurları için yanıtladı.

 

Çocukluğunuzdan bu yana çok başarılı projelerde yer alıyorsunuz. Aralarından sizi en çok etkileyeni hangisiydi?

İçinde yer aldığım her proje bana çok şey kattı tabii ki, ancak TRT1’de yayımlanan Alparslan: Büyük Selçuklu’nun bende yeri hep çok özel olacak. Bu projeyle benim en önemli hayallerimden biri gerçekleşmiş oldu.

 

Çok küçük yaşlardan itibaren izleyen karşısında olmak nasıl bir duygu? Göz önünde olmak size nasıl hissettiriyor?

Küçük yaşlardan beri izleyici karşısında olmak çok güzel bir duygu. Çocuk oyuncu olarak evlerine konuk olduğum insanlar, benim adım adım büyümeme tanık oldu. Bu arada bundan hiç rahatsız olmadım, çünkü göz önünde olmak işimizin bir parçası ve bu beni çok heyecanlandırıyor, çok mutlu ediyor. Ayrıca oyuncu olarak setlerde büyümenin bana kattığı tecrübe inanılmaz.

 

Eğitim hayatınız nasıl ilerliyor?

Şu ara yoğun olarak sette olduğum için okul biraz geri planda kaldı. Eksiğimi sette öğrenerek tamamlamaya çalışıyorum. Çok okuyorum, çok izliyorum. Boş zamanlarımda çalışmaya devam ediyorum. Genel olarak iyi gidiyor diyebiliriz.

 

TRT1 ekranlarındaki Alparslan: Büyük Selçuklu’da Seferiye Hatun’u canlandırıyorsunuz. Dizi ve karakteriniz hakkında ne düşünüyorsunuz?

Öncelikle, tarihte çok önemli bir kadın karakter olan Seferiye Hatun’u canlandırıyor olmaktan gurur duyuyorum. Yapımcım Emre Konuk’a bana inanıp, güvenip bu karakteri emanet ettiği için teşekkür ederim. Her oyuncunun canlandırmak isteyeceği türden, her yönüyle çok katmanlı bir karakter. Severek ve önemseyerek oynuyorum. Bir dönem dizisinde oynamak da farklı bir keyif veriyor bana. Oynadığım karakteri bütün özellikleriyle çok seviyorum. Bir oyuncu için oynaması çok zevkli bir karakter. Zeki, kararlı, cesur, savaşçı ama bir o kadar duygusal ve sadık, kısaca çok güçlü bir karakter Seferiye.

 

Dizide at bindiğiniz bir sahne vardı. O anları biraz anlatır mısınız? Eğitim almış mıydınız?

Daha önce profesyonel olarak at binmemiştim. Dövüş sanatları eğitimim vardı ancak, dizi öncesi hem aksiyon hem de binicilik eğitimi aldım. Bütün yazım eğitimlerle geçti. Çok çalıştım. Hocalarım “Yeter artık,” dediklerinde bile eğitimi bırakmadım. Daha fazlasını öğrenmek istedim. Oynadığım karakter çok iyi at binen, iyi kılıç kullanan, iyi ok atan biriydi. Benim oyuncu Kayra Zabcı olarak “iyi” olmam yetmezdi. Hep “çok iyi, daha iyi” olsun diye uğraştım. Karakterimi canlandırırken, karaktere tamamen odaklanabilmem için bu zorlukların üstesinden gelmem gerekiyordu. Bunun da tek yolu çalışmak, çalışmak, daha çok çalışmaktı. Atı ilk şaha kaldırdığım, dörtnala koşturduğum günkü heyecanım ve aldığım tepkiler her şeye değerdi. Şimdi çekimlerde emeğimin karşılığını almak beni mutlu ediyor. At ve kılıç sahnelerinden inanılmaz keyif alıyorum.

 

Bir dönem dizisinde rol almanın zorlukları var mı?

Çok zordu. Ben diziye dahil olduğumda birinci sezonun son bölümleri çekilmişti. Kurulu bir dünyanın içine girdim. Sete ilk girdiğimde bir an durdum ve “Burası neresi? Bu dünyada ne yapacağım ben?” diye düşündüm. Her şey günümüzden o kadar farklıydı ki… Atmosfer, dil, kostümler, dekor. Zamanla alıştım ve o dünyanın bir parçası olup orada nefes almaya başladım. Bir baktım ki ben de o dünyanın diliyle konuşmaya, onlar gibi yürümeye, bakmaya başlamışım. Karakterimde de bunun iz düşümünü görüyorum, oyunumun da doğallaştığını düşünüyorum.

 

Biraz da özel hayatınıza değinelim. Kayra Zabcı set dışında nasıl biri? Neler yapar? Hobilerinizden biraz bahseder misiniz?

Repo günlerim daha yoğun geçiyor aslında. Ben setimin olmadığı zamanlarda daha çok yoruluyorum galiba. Her şeyi bir güne sığdırmaya çalışıyorum. Ailemle vakit geçiriyorum, spora gidiyorum. Mutlaka arkadaşlarıma zaman ayırıyorum. Beraber ya bir tiyatro oyunu izlemeye gidiyoruz, ya da sohbet ediyor, zaman geçiriyoruz. Şu aralar, evde olduğum zamanlarda puzzle yapmayı seviyorum.

 

Güzellik rutinleriniz var mı?

Öncelikle cildime çok iyi bakıyorum. Cilt temizliğine çok önem veriyorum. Kaliteli ürünler kullanıyorum. Saçlarıma da düzenli bakım uyguluyorum. Vazgeçilmezim, gözaltı bantlarım. Her sabah mutlaka takıyorum. Hatta oyuncu arkadaşlarım bununla çok eğleniyorlar, çünkü sete geldiğimde ilk işim göz altı bantlarımı takmaktır. Başta bu halime herkes çok gülüyordu ama artık alıştılar. Hatta görmediklerinde “Nerde bantlar?” diye soruyorlar.

 

Modaya bakış açınız nasıl? Modayı takip ediyor musunuz?

Modayı, trendleri takip etmeyi seviyorum. Tarz olarak rahat ama şık olmayı tercih ederim. Şapka ve aksesuar kullanmayı da çok seviyorum.

 

Son zamanlarda sizi en çok etkileyen yapımlardan bir liste yapacak olsanız bunlar neler olurdu?

Şu aralar fantastik kurgu dizi ve filmlere daldım. Listemin ilk üçü Marvel evreni, Harry Potter ve en son izlediğim Wednesday diyebilirim.

 

Çocukluğunuza dair hatırladığınız en güzel anılar neler?

Ailemle geçirdiğim her an benim için çok kıymetli, en eğlenceli olanlarsa sanırım ağabeyimle gittiğimiz maçlarda yaşadıklarımız.

 

Hayata bakışınızı değiştiren bir olay, kitap, film, kişi var mı?

Sürekli değiştiğimi ve olgunlaştığımı hissettiğim bir dönem yaşıyorum. Bu noktada bakış açımı değiştiren en önemli kişi kuşkusuz annem. Onun bana kattıkları sayesinde kendimi şu an hissettiğim güçte hissediyorum diyebilirim. Beni her adımımda desteklediği ve varlığını bana hissettirdiği için teşekkür ederim. İyi ki var.

FOTOĞRAF : ENES KAHRAMAN      

SAÇ&MAKYAJ : NEŞE KAYA   

STYLING : İREM İNANÇU

FOTOĞRAF ASİSTANI : TUFAN ÇEKİÇURS    

STYLING ASİSTANI : FATOŞ GÜBEŞO

MEKAN: HYATT CENTRİC LEVENT İSTANBUL