© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Bilge Aldan

Bilge Aldan

Gerçekleştirdiği başarılı çalışmaları ile öncesinde n11.com ile Zubizu’da Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı olarak faaliyet gösteren şimdi ise Mynet’in CEO’su olarak üç farklı iş kolunda liderlik yapan Bilgen Aldan kariyer süreci, yaşam prensipleri ve kadınların iş hayatındaki öneminden bahsetti…

Sizi tanıyabilir miyiz?

1981 yılında Muğla’da doğdum. İlk ve ortaokul eğitimimi Muğla’da gerçekleştirdim. Liseyi İzmir Fen Lisesi’nde yatılı okudum. Ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisliği’ni bitirdim. Çalışma hayatıma 2002’de Garanti Teknoloji’de başladım. Sonra Garanti Bankası Dijital Bankacılık ekibi ile devam ettim arkasından Turkcell’de 3G lansmanı dahil olmak üzere birçok ürünün yöneticiliğini gerçekleştirdim. Turkcell’den sonra Akbank’ta dijital bankacılık ekiplerine liderlik ettim. N11.com’da ve Zubizu’da pazarlamadan sorumlu müdür yardımcısı olarak çalıştım. Eğitim hayatıma, çalışırken Sabancı Üniversitesi’nde MBA yaparak MIT’de liderlik sertifikası alarak ve doktora programına başlayarak devam ettim. Şu an ise yaklaşık üç buçuk yıldır Mynet’in CEO’luğunu yapıyorum. Mynet’te üç çeşit farklı iş koluna liderlik yapıyorum. Bu kollardan bir tanesi kırk milyondan fazla ziyaretçisi olan Mynet Portal & App diğeri Global’de özellikle Amerika’da en ön sıralara çıkardığımız oyun grubu. Sonuncusu ise eğitim platformumuz Vidobu.  Son olarak yine Mynet ile beraber iki tane oyun stüdyosunda kuruculuk aşamasında bulunmak ile beraber onların yönetim kurulunda da yer alıyorum. Bunların yanı sıra geçen seneden beri aktif olarak yönetim kurulunda kadın derneğinin bir üyesiyim. Kadınların özellikle üst düzey pozisyonlarda daha az temsil edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Türkiye’de kadın yönetim kurulu oranı hala yüzde on beş civarlarında kalmaktadır. Bunu artırmak için aktif olarak çalışan ve çok kıymetli kadınlardan oluşan yönetim kurulunda ve kadın derneğinde aktif rol alıyorum.

Vazgeçemediğiniz prensipleriniz nelerdir?

Yaş ilerledikçe insanlarda birden fazla prensip oluşuyor ama benim için en önemli olanları paylaşacağım. Bunlardan ilki değer yaratmak. Yaptığım işlerde aktif olarak değer yaratmak için rol alıyorum. Her ekosistemde bunu uygulamaya çalışıyorum. İkinci prensibim sürdürülebilir işler yapmak. Çünkü ben, benden sonraki jenerasyonu temsil edecek bir çocuk annesiyim. Bu nedenle değerleri yaratırken sürdürülebilir işler yapmaya özen gösteriyorum. Üçüncü prensibim adil olmak. Dördüncüsü, çalışkan ve meraklı olmak. Merak eden insanlarla çok iyi anlaşıyorum çünkü onların merak ettiği konuların derinliğinde gerçekten hayatla ilgili enteresan şeylerin bulunduğunu düşünüyorum. Son prensibim ise yolculuğa odaklanmak. Sonuç olarak hayatta hepimiz bir yolculuk yapıyoruz ve umarım hepimiz için iyi bir yolculuk olur. Bütün hayat deneyimimi elimden geldiği kadar anlamlı hale getirmeye çalışıyorum. Bu beş prensip bence insan hayatına ışık tutan türden prensipler. Bunun çerçevesinde de hayata karşı genel olarak pozitif bir tavır sergilemeye çalışıyorum. Şu an hepimiz zor günlerden geçiyoruz. Pozitif tavrın hem kendimize hem de etrafımıza çok daha yararlı olacağını düşünüyorum.

Kadınların iş hayatındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Eskilere bakarsak kadınlar iş hayatında çok daha iyi bir gelişim sürecinde ama bu soru ne zaman sorulmazsa o zaman her şey tamamlandı diyebileceğimizi düşünüyorum. Şu an bu soru merak edildiğine göre dünyada hala bir gelişim alanı var diye düşünüyorum. Özellikle dünyada sadece özel sektörde değil bütün sektörlerde üst düzey pozisyonlarda kadınların temsiliyetinin düşük olması sürekli konuştuğumuz bir konu. Ülkemizde üst düzeyde kadınların yüzde on dört, on altı seviyesinde bir temsiliyeti var ve bunun ilerlemesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun için dünyada ve Türkiye’de çok farklı inisiyatifler alınıyor. İş hayatı kadınlara göre şekillendiriliyor mu?  Bundan çok emin değilim… Bence bu soru konuya daha farklı bir bakış açısı getirebilir. Örnek veriyorum pandemi de evden çalışan kadınlar çocuklarına hem annelik yapıyor hem de çalışıyorlar. Eğer bide yardımcı yoksa ev işleri de onlara kalıyor. Bu konuda geçmişe göre erkeklerin de daha katılımcı olduğunu düşünüyorum ama halâ kadınların bir buçuk, iki kişi seviyesinde çalıştığını düşünüyorum. Kadınların daha üst düzey pozisyonlara yükselmesi ile bu durumun zamanla oturacağını düşünüyorum. Sistemin daha cinsiyetsiz ve adil ortamlara dönüşmesi gerektiğini düşünüyorum.

İş ve sosyal hayat arasındaki dengeyi nasıl koruyorsunuz?

İş ve sosyal hayat dengemi bir takım çalışması sayesinde koruyabiliyorum. Hem iş yerinde çalıştığım arkadaşlarım hem de evde bana destek olan yardımcımız, oğlum ve diğer kişiler sayesinde dengemi sağlayabiliyorum. Onların desteği ile en azından zamanımı efektif kullanmaya çalışıyorum. Çünkü özellikle üst düzey seviyelere doğru çıktığınızda en önemli mücadelelerden biri zaman yönetimi oluyor. Oğlumla kaliteli zaman geçirmede de kendime bir hedef koyuyorum.  Bütün bunları bir denge içerisinde yürütmeye çalışıyorum.

Çalışmanın ve üretmenin size neler kazandırdığını düşünüyorsunuz?

Kendimde çalışmak ve üretmek dışında bir yolculuk göremiyorum. Onlar hayatımın en önemli parçası ve beni, bana kazandırdıklarını düşünüyorum. Zaten bütün insanların çalışıp ürettiğini düşünüyorum. Sadece bunların formatları değişiyor. Herkes şirket yönetmek ya da belli standartlarda çalışmak zorunda değil. Zaten Z jenerasyonununda bu kalıpları biraz kıracağını düşünüyorum. Çalışıp üretmeyen insanın mutlu olacağından çok emin değilim. En azından ben olamazdım ama benden bambaşka şartlarda ve şekillerde çok fazla çalışmanın yolunu bulan insan da tanıyorum. Bunun için beyaz yakalı işler yapmaya gerek yok, çok daha fazla üretim yapan insan var. O yüzden bütün kadınların, üretim yapmanın mutluluğunu hissetmelerini ve çabanın verdiği hazdan kendilerini mahrum bırakmamalarını öneriyorum.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü için vermek istediğiniz özel bir mesajınız var mı?

Benim en büyük temennim bugünü kutlamaya gerek kalmayacak günleri görmektir. Ben bunun olacağına gönülden inanıyorum. Bir gün gerçekten birilerinin günü olmadan, özel kutlamalara gerek kalmadan eşit şartlarda çalışacağımız emekçiler günü olacağına eminim. O yüzden herkesin gününü kutluyor ve umarım buna ihtiyacımız kalmaz diyerek tüm emekçi kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.

 

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.