© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Bengi Semerci Rutini Sağlamak Önemli

Bengi Semerci Rutini Sağlamak Önemli

Çocuk, Genç ve Erişkin Psikiyatristi Prof. Dr. Bengi Semerci, travmaların çocuklarda ortaya çıkışını ve ebeveyn yaklaşımlarını MAG Okurları için ele alıyor…

 

Travmanın çocuklarda ortaya çıkışı nasıldır? Travmatik yaşantıların çocuklara etkileri nelerdir?

Travmalar; çocukların ve gençlerin alışık oldukları düzenlerinin bozulmasına, güven sistemlerinin sarsılmasına, geleceğe ilişkin endişelerinin artmasına, yeterlilik duygularının zedelenmesine, suçluluk duymalarına, derin üzüntü ve kontrol kaybı hissi yaşamalarına neden olur.

Erken dönem yaşanan kayıplar (ebeveyn vd.), yaşanan ve tanık olunan fiziksel sorunlar, yaralıları ve ölüleri görme gibi, bütün olaylar çocukların duygusal bağlanmalarını kesintiye uğratabilir. Bu durum ilk aşamada iyi ele alınmazsa gelecekte ruhsal ve sosyal sorunlara yol açar.

Çocuklar; yaşlarına, gelişim dönemlerine, maruz kaldıkları travmanın şekline (sadece deprem yaşamak, enkaz altında kalmak, ebeveyn-kardeş kaybı, ölümlere tanık olmak vb.) göre farklı etkilenmeler ve tepkiler gösterirler. Bu nedenle yapılacak müdahaleler de bazı farklılıklar göstermektedir.

Çocukların travmaya verdikleri yanıt, yaşlarına ve gelişim dönemlerine göre değişir.

Okul öncesi çocuklarda;

  • Yatak ıslatma
  • Anneye aşırı bağlılık, yapışma (ayrılık kaygısı)
  • Parmak emme
  • Yeni ortaya çıkan korkular
  • Hareketlilik düzeyinde değişiklikler (azalma ya da artma)
  • İrritabilite, aşırı duyarlılık
  • Huzursuzluk
  • Uyku ve beslenme sorunları
  • Kabus görme
  • Karın ağrısı gibi somatik yakınmalar
  • Olayı yeniden canlandırmak

temel görülebilen bulgulardır. Okul dönemi çocuklarda da aynı bulgular görülebilir. Bunların yanı sıra konsantrasyon bozuklukları olur. Ergenler biraz daha farklı tepkiler verebilirler. Riskli davranışlar, agresyon gösterebilirler. Ergenlerde intihar eğilimine de dikkat etmek gerekir.

Doğal afet yaşayan bir çocuğa ebeveyn ve çevresinin yaklaşımı nasıl olmalıdır?

En önemli şey, ailelerin çocuklarını dinleyerek deprem hakkındaki duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışmalarıdır. Ondan sonra, çocuğun yaşına ve gelişim dönemine uygun olarak onunla konuşmak ve yanında olduklarını hissettirmektir.

Yapılacaklar:

  • Her psikolojik ilk yardımda olduğu gibi öncelik, fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak (barınma, ısınma, beslenme, uyku) ve güven duygularını yeniden kazanmalarını sağlamaktır.
  • Çocukların ebeveynleri ile olması önemli. Eğer ebeveyn kaybı varsa; tanıdıkları, bildikleri birileri ile olmaları uygun olur.
  • Çocukların kısa sürede günlük rutinlerine dönmeleri önemli.
  • İlk aşamada okul olamayacağı için, mümkün olan güvenli alanları oluşturup yaşıtları ile zaman geçirmesini sağlamak gerekli.
  • Onlarla oyun oynamak, şarkı söylemek, resim çizmek; rutini sağlamanın bir parçası olabilir.
  • Çocukların psikolojik iyilikleri, onlara bakım verenlerin iyilik halleri ile bağlantılı olduğu için ebeveynlerin, bakım verenlerin desteklenmesi gerekiyor.
  • En kısa sürede eğitimin başlaması gerekli. Deprem bölgesinde kurulacak geçici eğitim alanları yaratmak çocuklar için gerekli. Bu, hem eğitimden uzak kalmaya ilişkin endişeleri azaltır hem de çocukların yaş grupları ile birlikte olmalarını sağlayarak adeta grup terapisi etkisi görür.
  • Öğretmenlerin eğitilerek çocuklara yapacakları katkılar da çocukları travmanın etkilerinden koruyucudur.
  • Ergenlerin; deprem sürecinde bazı yardımlar yapmalarına, çalışmalara katılmalarına izin vermek, onların kontrolü ele aldıkları ve yararlı oldukları duygusunu pekiştirir.

Unutmayalım, depremden etkilenen çocuk ve gençler hasta değiller. Buna deprem bölgesi dışında olup etkilenenler de dâhil. Onların etkilenmemesi için deprem görsellerinden, haberlerden uzak tutmak gerekiyor. Geçirdikleri travmanın etkilerini taşıyorlar. Bu nedenle ilk amaç tedavi değil, destek olmalı. Çocukları dinlemek gerek. Deprem ve yaşananlar konusunda duygularını anlamaya çalışmak ilk adım olmalı.

Konuşmaya zorlanmamaları önemli; ama bu yalnız bırakmak demek değil. Siz konuşabilirsiniz, sorular sorabilirsiniz, başka konulardan bahsederek ilişki kurmaya çalışabilirsiniz. Küçük çocuklar için resim yapmak, duygularını anlatmanın bir yolu olabilir. Oyun oynamak, ilişki kurmanızı sağlayabilir.

Kayıp yaşayan bir çocuğa bu durum nasıl anlatılır? Yas sürecinde neler yapılmalıdır?

Yas süreci normal yaşanması gereken bir süreçtir. Bu sürecin sağlıklı yaşanması için kayıp, çocuktan gizlenmemeli ve çocuğa yalan söylenmemelidir. Çocuklara kayıpların anlatılma şekli ve yas sürecini geçirme biçimleri yaşlarına ve gelişim dönemlerine göre farklılıklar gösterir. Kayıp haberini çocuğun bildiği, tanıdığı birinin vermesi daha doğru olur. Haber verilirken yavaş konuşulup, arada çocuğa kavraması için zaman tanımak uygun olur. Kayıp haberine her çocuğun tepkisi farklı olur. Bu tepki gözlenip sonrasındaki süreç ona göre planlanmalıdır.

Beş yaş öncesi çocuklar ölüm kavramını anlayamazlar, geri dönüşümlü olduğunu düşünebilirler. Konuşmaya başlamadan önce, her zaman olduğu gibi çocuğu dinleyerek ölüm hakkında ne bildiği, nasıl düşündüğü öğrenilmelidir. Anlatırken “uzağa gitti”, “toprağın altında”, “derin uykuda” gibi çocuğun gerçek anlamını anlayamayacağı, kendini niçin almadığını düşüneceği, toprağın altında olduğu için endişeleneceği ya da uykuya ilişkin endişeler düşleyeceği sözlerden kaçınılmalıdır. Bu yaş çocuklarına yaşam anlatılarak (nefes almak, hareket edebilmek vb. örneklerle) onları artık yapamayacağını, bu nedenle onu tekrar göremeyeceğini ama sevmeye devam edeceğini söylemek yeterli olabilir. Çocuk tepki vermeyebilir. Ara ara sorular sorabilir. Bu sorulara yanıtlar da yine döneme özgü, anlayabileceği yanıtlar olmalıdır. Özlemi dile getirdiğinde, başkalarının da özlediğini, bunun doğal olduğunu söylemek, resimlerine bakmak, hakkında konuşmak iyi gelebilir. Huysuzluk, ajitasyon, öfke belirtileri gösteren çocukların da duygularını anlamaya çalışmak erişkinlerin görevi olacaktır.

Okul dönemi çocukları ölümü ve geri dönüşümsüzlüğünü anlayabilirler. Kendilerini suçlayabilirler; “Ben iyi bir çocuk olmadığım için,”, “Yaramazlık yaptığım için,” gibi. “Niye?” diye sorarak sorgulayabilirler. Yapılması gereken, sorularına yanıt vermek, desteklemek, ağlamasına, kızmasına ya da susmasına izin vermektir. Mümkün olduğu kadar çabuk günlük rutinine dönmesi, özellikle yaşıtları ile zaman geçirmesi yas sürecini kolaylaştırır.

Özellikle okul dönemi ve ergenlere “Sen artık büyüksün, metin olman gerekir, güçlü olman gerekir.” gibi sözler söylenmemelidir. Duygularını yaşamasına izin verilmelidir.

Bu süreçte kaçınılması gereken noktalar, yapılan yanlışlar nelerdir?

Bu dönem, çocuklar ebeveynleri ile ilgili onları kaybedeceği korkusunu artmış olarak yaşayabilir ve ebeveynlerine yapışabilirler. Bu süreci iyi yönetmek ve bunun kalıcı olmamasını sağlamak gerekir. Çocuklara afet görüntülerini izletmek, sürekli afet hakkında sorular sormak; yapılmaması gerekenlerden. Ayrıca çocukların görüntülerinin paylaşılması, onlara mikrofon uzatılarak sorular sorulması da zararlı olacağından yapılmaması gereken şeylerdendir. Çocukları, travma yaşıyorlar diyerek günlük düzenden uzak tutmak da yapılacak yanlışlardan. Kısa sürede günlük yaşamlarının rutini oluşturulmalıdır.

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.