© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Yüklerinden Kurtul ve Hafifle!

Yüklerinden Kurtul ve Hafifle!

Araştırmalar ortaya koyuyor: kafa kalabalığı eşittir ruh kalabalığı, yani bildiğimiz adıyla stres. Kasım ayıyla birlikte günler kısalmaya başlıyor, güneş ışığını gitgide daha az görüyoruz. Bu dönemlerde moral durumumuzdaki iniş çıkışlar çok normal, bir de üzerine kişisel stres faktörleri eklenince zaman zaman hepimiz karamsarlığa kapılabiliyoruz…

Hava durumu üzerinde bir etkimiz olmasa bile, şanslıyız ki ruh kalabalığımızı azaltmak ve hafiflemek bizim elimizde. İlkbaharı karşılarken nasıl bahar temizliği yapıyorsak, kış başlangıçlarında da bir kafa temizliği şart! Kışa daha hafif girmek için birkaç küçük önerim var…

Fazla Eşyalardan Kurtul!
Bunun formülü çok basit: İki senedir kullanılmayanları ver gitsin! Bu kadar zamandır giymiyorsan bir sebebi vardır. Kesimler değişti, kumaşlar değişti… O giysileri beş sene sonra tekrar moda olur diye bekletmenin bir gereği var mı? Anneannenden kalan Chanel çantadan bahsetmiyorsak, dolaptaki fazlalıklara kıy, kurtul! Ferah dolapları gördükçe için açılacak. Şöyle de düşünülebilir: Yeniler için de yer açmış olacaksın. İlk başta zor ama başlayınca çorap söküğü gibi gelecek. (Bunu başarabilmeyi kendim için de içtenlikle diliyorum!)

Birikmiş İşleri ya Hallet ya Unut!
Aklında sürekli bir milyon yapılacak işle mi geziyorsun? Kulübe hoş geldin! Bir yandan hayata yetiş, bir yandan eve, bir yandan işe, bir yandan aileye… Ama benden sadece bir tane var! Halletmek istediklerin aklında uzun kuyruklar oluşturup görüş alanını mı daraltıyor? O zaman artık kontrolü ele almanın vakti gelmiş demektir. Otur ve yapılacakların listesini çıkar. Uzunca süredir aklında yer işgal edenlerin bir kısmı belki de artık senin için o kadar önemli değildir. Onların üzerini çiz, diğerleri için kolları sıva. Başlayınca bitecek, göreceksin.

Etrafındaki Olumsuz Kişileri Tekrar Gözden Geçir!
Hepimiz sosyal varlıklarız ve her ne kadar kendi kişiliğimiz ve kendi irademizle yaşıyor olsak da, yine de çevremizden etkileniyoruz. Hayatınızda size olumsuz etkisi olduğunu düşündüğünüz kişileri tekrar değerlendirmekte fayda var. Son yıllarda tüm dünya pozitif düşünceye geçti, sen hala olumsuz düşüncelerin etkisinde mi kalıyorsun? Sana nelerin ve kimlerin iyi hissettirdiği üzerine kafa yor, aynısını kötü hissettirenler için de yap. Kendini tart, hangi olaylardan sonra tüm enerjin çekilmiş gibi hissediyorsun? Hayat bu durumlarla mücadele edip tahammül etmeye çalışmak için çok kısa. Kendine bir kaçış planı hazırla ve enerjini emenlerden kaç!

Sosyal Medyadaki Hayatın Seni Yoruyor Mu?
Geçtiğimiz günlerde ilginç bir video izledim, size de tavsiye ederim. Konularında uzman kişilerin konuşmalarını izleyebileceğiniz www.ted.com adresinde, Sosyal Antropolog Amber Case’in sosyal medyanın üzerimizdeki etkisini anlattığı videodan çok etkilendim. En başlarda hepimize eğlenceli bir zaman geçirme aracı olarak görünen sosyal medyanın bizi nasıl içine çektiği, farklı mecralarda farklı hayatlar yaşamanın üzerimizde yarattığı görünmez yükünün bilimsel açıklamaları sizi de büyüleyecek. Zaten yetişmeye çalıştığımız “gerçek” bir hayat varken, bir yandan da farklı zaman birimlerinde ilerleyen farklı hayatlarda varlık göstermek aslında göründüğü kadar masum olmayabilir. İnternet bize özgürlük sağlayacağı yerde bizi esir edip, akıp giden hayatla bağlarımıza zarar mı veriyor? Bence üzerinde düşünmeye değer.

Ne Yiyorsan O’sun!
Bu durumda sanırım ben kocaman bir makarna paketiyim. Yediklerimiz sadece kilomuzu değil, cildimizi, ruh halimizi ve hatta uyku kalitemizi bile etkiliyor. Evet, kimi zaman bir paket çikolata bizi dünyanın en mutlu insanı yapıyor olabilir ama kesin bir şey var ki, bu “guilty pleaseure”ların yol-su-elektrik olarak geri dönüşleri bizi asla mutlu etmiyor. Şu an küresel bir trend olan organik beslenmeye nereden girersek kar. Katkı maddelerinden, koruyuculardan uzak durmak o kadar da zor değil. Bu konuya adanmış yüzlerde kaynak var. Biliyorum ki kendimizdeki olumlu değişiklikleri gördükçe neden bu kadar geç kaldığımızı merak edeceğiz.

Yürü!
Günlük hayatın koşturmacasında kendimizle baş başa kalmak için ne kadar az fırsatımız oluyor, değil mi? Her gün yarım saatlik bir yürüyüş hem vücuda, hem de akıl sağlığına ilaç. İster sabah, ister akşam mümkünse açık havada oksijen destekli bir yürüyüş terapisi hem bedava, hem de fikirleri toparlayıp derin bir nefes almak için fırsat…

Bunlar benim hafifleme önerilerim.. Hayatınızdaki fazlalıkları en iyi tanıyan ve bilen, onlarla birlikte yaşayan sizsiniz; kendi hafifleme yöntemleriniz de “Hadi artık bir yerden başla!” diye size bir yerlerden göz kırpıyor olmalı. O sinyalleri takip edin, hayatınızı basitleştirin. Daha sade ve daha hafif günler sadece karar vermeye bakıyor.

Ayşe’nin önerileri:
Film: Madem hafiflemekten bahsettik, o zaman işte adı uzun kendi kısa, hem de adıyla konuya çok uygun bir film: The Fantastic Flying Books of Mr. Morris Lessmore. 15 dakikalık kısacık süresi boyunca sizi bambaşka dünyalara götürecek bu filmi iTunes’dan indirebilirsiniz. Benden duymuş olmayın ama YouTube’da da var!
Kitap: Amelie Nothomb – Kış Yolculuğu. Kendisiyle henüz tanışmadıysanız Amelie Nothomb büyük bir keşif olacak, tarzına bayılacaksınız!
Müzik: Sharon Van Etten ve Anna Ternheim Kasım’a çok yakışıyorlar.

Yazar Hakkında /

Yazarımızın kısa özgeçmişi çok yakında burada, sayfamızda olacaktır.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.