© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Suyun Hafızası Var (mı?)

Bilinmeyenin cazibesi ve evrenin gizemlerine duyduğum ilgi küçük yaşlarda başladı. Yıllar içinde bu merakım beni; astroloji, parapsikoloji, reiki ve meditasyon gibi konularla ilgili ne bulduysam okumaya yöneltti.

Suyun Hafızası Var (mı?)

Bilinmeyenin cazibesi ve evrenin gizemlerine duyduğum ilgi küçük yaşlarda başladı. Yıllar içinde bu merakım beni; astroloji, parapsikoloji, reiki ve meditasyon gibi konularla ilgili ne bulduysam okumaya yöneltti.

Olumlu düşüncenin yaşanan olayların üzerindeki dönüştürücü etkisini daha çocukken deneyimleyerek öğrendim. Bu nedenle son yıllarda oldukça gündemde olan “quantum” düşünce sistematiğinin derinlerine inince çok da şaşırmadım. Aslında bu konulara ilişkin o kadar çok şey yazılıp çizildi ki, hepimiz “kişisel aydınlanma sürecimizi” tamamlamış olduk. Yine de geçenlerde bir arkadaşımdan aldığım ilginç bir bilgiyi paylaşarak konuyu biraz daha “sulandırmak” istedim.

Fransız bilim adamı Dr. Jacques Berveniste 1980’lerde yaptığı araştırmalarda “suyun hafızası” olduğunu anlamış.Daha sonra ünlü Japon bilim adamı Masaru Emoto’su üzerinde akıllara durgunluk verici araştırmalar yapmış ve bunların sonucunda somut kanıtlarla, insanın titreşimsel enerjisinin, düşüncelerin, sözlerin, müziğin hatta suya oynatılan filmlerin bile suyun moleküler yapısını etkilediğini ispat etmiştir. “İçinde su olan şişenin üstüne yazılmış veya söylenmiş olan sözler, düşünceler, suya çalınmış olan müzik ya da oynatılmış film ile suyun yapısal özelliği değişir.”

Masaru Emoto deneylerinde dünyanın çeşitli yerlerindeki doğal kaynaklardan alınan sular ile sanayi ve yerleşimin yoğun olduğu kirli ve toksik suları ayrı ayrı dondurmuş ve suların kristalize şekillerinde inanılmaz farklılıklar keşfetmiş. Akarsulardan ve kaynaklardan alınan su çok güzel ve düzgün geometrik şekilleri olan desenler ortaya çıkarırken, su borularında, depolarda bekletilen su damıtılmış bile olsa dondurulduğunda bozuk kristal şekiller oluşturmuş. Bundan yola çıkarak şu sonuca varmış: “Su bu gezegendeki yaşamın kaynağıdır. Beden bir sünger gibidir ve hücre denilen, sıvı dolu trilyonlarca odacıktan oluşur. Yaşamımızın kalitesi, sıvımızın kalitesi ile doğrudan bağlantılıdır. Su uyumlu bir maddedir, fiziksel şekli bulunduğu ortama kolaylıkla adapte olur. Ancak çevreden aldığı enerjiyle suyun sadece formu değil, moleküler yapısı da değişir.”

Yapılan deney ve araştırmalar çevresel etkilerin suda yarattığı şekilleri fotoğraflarla belgeliyor. Farklı koşullarda dondurulan su damlacıkları daha sonra mikroskop altında inceleniyor. Masaru Emoto’nun diğer deneylerinden bazılarıysa şöyle, sulara dondurulmadan önce sözel olarak veya şişenin üstüne yazarak kelimeler yüklenmiş, bir kısmınaysa müzik çalınmış ya da film oynatılmış. Örneğin film oynatıldığında korku filmlerinin, şiddet içeren filmlerin kötü enerjisel etkileri sonucu su kristallerinde şekil bozuklukları oluştuğu görülmüş. Bedenimizin %85’inin su olduğu düşünülürse uykudan hemen önce yapılan şeyler bilinçaltına daha kolay yerleşeceğinden yatma saatine yakın gerilimli filmler izlemememiz bile öneriliyor. Sonuç olarak deneylerdeki tüm fotoğraflarda ortaya çıkan şey suyun enerjiyi kopyaladığı ve görüntü olarak kendisine aktarılan olumlu veya olumsuz enerjiyi yansıttığı.

“Su gibi ezberlemek” deyimini düşünün, sudaki kaydetme özelliğini düşündürmüyor mu? Alternatif tıp uzmanlarına göre de “Su canlıdır ve duyguları algılayan kristallerden oluşmaktadır.” Kendinizi iyi hissetmediğinizde içtiğiniz suya olumlama yaparak enerji yüklemeyi deneyin ne kaybedersiniz? Zihninizden “İçtiğim su beni sıkıntılarımdan arındırsın, şifa olsun” diye geçirin. Bu sözlerle suya frekans yüklemiş oluyorsunuz. Gündelik yaşantımıza yerleşmiş atalarımızdan kalma tabirler ister istemez akla geliyor suyun gizemini düşününce. “Su gibi aziz ol” derler, her çağda insanlar onun kutsallığına inanmış. Eski Yunan’dan Romalılar’a kadar birçok medeniyet suyun şifalandırıcı gücünden faydalanmış. Her çağda suya sihirli bir anlam yüklenmiş. İnsanlar akarsulara, denizlere dileklerini yazıp bırakmış, günümüzde hala kutsal mekanların bahçelerindeki çeşmelere dilek dileyip bozuk paralar atılır. Hıdırellez’de gerçekleşsin diye yazılanları akan suya atmak en eski adettir. Unutmayalım ki bedenimizin yarısından fazlası sudur. Düşüncelerimiz ve konuştuklarımız bedenimizdeki suya kaydedilir ve o kalitede yaşarız.

Ne dersiniz size de mantıklı gelmiyor mu? Baharı müjdeleyen bu güzel Nisan ayında sevgiyle kalın…

Benden Söylemesi

OKUYUN:
Hipnozcu, Lars Kepler
Güller, Leila Meacham (Annemin adı oluşundan sempati duyup aldığım bu romanı okudukça beğendim)
A Discovery of Witches, Deborah Harkness (Alacakaranlık serisinin pabucunu dama atacak roman şimdilik amazon.com’da bulabilirsiniz – elimden bırakamıyorum)
Nothing to Lose, Brezilyalı lider Edir Macedo’nun biyografisi dünyada satış rekoru kırıyor. Okurlar “Bu bir kitap değil, kitabın ötesinde bir şey” yorumunu yapıyor. Ben de merak içindeyim bu hafta okumaya başlıyorum.

İZLEYİN:
The Paperboy (Nicole Kidman)

DİNLEYİN:
BON JOVI: What About Now
JUSTIN TIMBERLAKE: THE 20/20
ANDREA BOCELLI: Passione

Yazar Hakkında /

Yazarımızın kısa özgeçmişi çok yakında burada, sayfamızda olacaktır.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.