© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

St. Valentines’da St. Anton

St. Valentines’da St. Anton

Alpler’in en iyi 5 kayak merkezinden biri olan St. Anton, özgün havasını bunca zaman koruyabilmiş, sevimli mi sevimli, keyifli mi keyifli, küçücük bir dağ kasabası. Dolayısıyla romantik bir kaçamak yapmak isteyenler için mis gibi dağ havası eşliğinde, karlı zirveleri baş başa keşfederek ya da masal diyarından fırlamış gibi duran bu sevimli kasabanın sokaklarını el ele gezerek, romantizmi doyasıya yaşayabileceğiniz unutulmaz bir tatil olabilir…

Avrupa’nın en karlı yerlerinden biri olan Arlberg bölgesinde yer alan St. Anton, 305 kilometrelik pistleri, 200 kilometrelik toz karlı off-pist rotaları ve 88 liftiyle kayak severler için tam bir cennet. “Kayağın beşiği” olarak anılmasının bir sebebi, modern kayağın babası sayılan Johann Schneider’in burada doğmuş olması. Diğer sebebi ise, St. Christoph, Stuben, Lech, Zürs gibi diğer ünlü kayak kasabalarıyla çevrili olmasından kaynaklanır.

St. Anton’a en yakın havalimanı Innsbruck (95km). Zürih ve Münih havalimanlarına arabayla 2-3 saatlik bir mesafede bulunuyor ama trenle gidecekseniz Zürih’e uçmanızı tavsiye ederim, çünkü buradan az aktarmalı tren ayarlamanız daha kolay olacaktır. Küçük bir kasaba olduğu için istasyondan merkezdeki otellere yürüyerek ulaşmak çok kolay. Konaklamak için de merkezdeki otelleri tercih etmenizi öneririm. Çünkü merkezde hangi otelde kalırsanız kalın, teleskilere yürüme mesafesinde…

Arlberg bölgesinde kayak 1895 yılında başlamış ve 1900 yılında Arlberg Kayak Kulübü kurulmuş. 100 yılı aşkın süredir kayak yapılan bir bölge olmasına rağmen, böylesine korunabilmiş olması gerçekten şaşırtıcı. Son yıllardaki genişlemesine rağmen, otantik bir Tirol dağ kasabası olarak kalmaya devam etmiş. Sadece yaya trafiğine açık olan Dorfstrasse, köyün ortasından geçen en popüler sokağı. Sağlı sollu otel, restoran, mağaza ve barlarla sıralı olan bu sokak, gece gündüz hep hareketli. Bu sokak üzerindeki binalardan birçoğu, yüzyıllık ahşap ve taşlardan oluşan çiftlik evlerinden dönüştürülmüş. Kasabanın soğan kubbeli şirin kilisesi, 17. yüzyıldan kalma ve halen Dorfstrasse’nin gözbebeği. Dar bir vadinin içine yerleşmiş olan St. Anton’un, her iki yanında yükselen dik dağların arasında oluşu, görselliğine daha masalsı bir hava katıyor.

St. Anton her seviyeden kayakçıyı memnun edecek pistlere sahip. Yine de orta ve ileri kayakçılar ve snowboardcular için daha çekici bir destinasyon. Ana kayak alanının etrafında kolay yamaçlar var, fakat biraz tepelerdeki mavi pistler için kayak stilinizi ilerletmenizde fayda var. Çünkü buradaki mavi pistler, diğer kayak merkezlerindeki mavi pistlere göre biraz daha zorlu çıkabilir. Aynı şey kırmızı pistler için de geçerli… Onlar da siyah pist kıvamında… Kısacası, kayak konusunda kendinize meydan okumak için pek çok alternatif bulabileceğiniz St. Anton’un kırmızı ve siyah pistleri adrenalin severler için ideal. Off-pist sevenler içinse tam bir cennet! Burada Avrupa’daki diğer kayak pistlerinde hiç görmediğim kadar snowboardcu gördüm. Off-pistler, kayakçılar kadar boardcuların da gözbebeği… Hele de toz karlı olunca… Eğer çocuklarla geldiyseniz, onların da burada, kayak stillerini çok hızlı bir şekilde geliştireceğinden emin olabilirsiniz. Nasserein’daki çocuk kayak okulu bu konuda oldukça profesyonel.

Arlberg skipass aldığınız zaman, St. Anton, Lech, Oberlech, Zürs ve St. Christoph bölgelerinden de kayabiliyorsunuz. Daha acemi bir kayakçıysanız, Lech tarafında kaymanızı tavsiye ederim. Zaten tek bir bölgeyi seçtiğinizde bile, aynı yerden kaymadan dağı ancak bitirebiliyorsunuz. Burası tam anlamıyla kayağa doyacağınız beyaz bir cennet…

Komşu kasabalar Lech ve Zürs’e göre lüks ve şıklık konusunda iddiasız ama hareketlilik ve eğlencesiyle St. Anton daha iddialı. Bu da yaş ortalamasından kaynaklanıyor sanırım. Lech ve Zürs çoğunlukla aileler ve belli bir yaş grubu üzeri tarafından tercih ediliyorken, St. Anton daha çok 20li yaşlardaki gençlerle dolu. Kısacası, boşuna après-ski partileriyle ün yapmamış. Bu sevimli kasabaya, her yıl sadece bu partiler için gelenler olduğunu duydum. Keyifli ve dolu dolu yeme-içme ve eğlence seçeneklerinin cazibesine kapılmadan edemeyeceğiniz St. Anton, çoğu Avusturya kayak kasabasına göre daha renkli bir yer. Pek çok restoran seçeneği olan bu şirin dağ kasabasında, her akşam farklı bir yerde yiyip, farklı tatlar denemenizi tavsiye ederim. Geleneksel Avusturya mutfağı dışında, İtalyan, Meksika hatta Çin mutfağını bile bulabiliyorsunuz.

Pomodoro ve Bobo’s gençler tarafından en çok tercih edilenler…

Gelelim Après-ski mekanlarına… St. Anton demek, après-ski demek ve St. Anton’da après-ski demek Mooserwirt ve Crazy Kanguruh demek. Kayak bitiminde kasabaya dönerken indiğiniz pist üzerinde, birbirine çok yakın olan bu iki mekan, yıllardan beri (1965’ten beri hizmet veriyor) popülerliğinden hiçbir şey kaybetmemiş… Bu ikisi arasında Mooserwirt Avrupa basınında pek çok kez Avrupa’nın en iyi après-ski barı unvanını almış ve pek çok ödüle sahip.  Akşamüstü saat 3’ten sonra hızlı bir şekilde kalabalıklaşmaya başlayan Mooserwirt’te, müzik de aynı hızla tempo kazanıyor. Saat 4’ten sonra kayaklarınızı koymak için bile önünde yer bulamayacağınız bu çılgın barda, herkesi masaların üzerinde, ellerinde bira bardaklarıyla, deli gibi hoplarken görebilirsiniz. Önceden uyarayım; kayak sonrası insanların nasıl bu kadar enerjik olabildiğini hayretler içinde seyrederken, kendinizi masalardan birinin tepesinde, bağıra çağıra şarkı söylerken bulabilirsiniz… Parti akşam 8’e kadar hız kesmiyor. 8’den sonra ise dönüş yolundaki pistlerin durumu, apayrı bir eğlence! Kayarak inmeye çalışırken, birbirine giren 5’li 10’lu gruplardan tutun, kayamayacağına karar verip, sırt üstü yatarak tam hız aşağı inenler, tepeden aşağı kucaklarında boardlarıyla yuvarlanan gençler, ellerinde bira şişeleriyle şarkı söyleyerek kayanlar, trenler oluşturarak çığlık çığlığa inen gruplar ve daha niceleri… Anlatılamaz, ancak tecrübe edilebilecek bir deneyim!

Gelelim çiftler için alternatiflere…

Romantik bir deneyim için 2.085 metredeki Avusturya’nın en iyi gurme restoranlarından biri olan Verwallstube’yi tercih edebilirsiniz. Galzig’teki Candlelight Dinner’ın Sevgililer Günü için özel bir deneyim olacağı şüphesiz… Bu özel geceye, Galzigbahn akşamüstü gondolası gezintisi ile başlıyorsunuz. Ünlü şef Matthias Weinhuber’in özel tatlarına, mum ışığı, canlı piyano müziği ve St. Anton’un en muhteşem manzaralarından biri eşlik ediyor.

Tirollerin eteklerinde, ormanın içinde ahşap bir şalede baş başa bir yemek için Museum Restaurant’ı tercih edebilirsiniz.  Oyma ahşap kapılardan geçerek, kendinizi eskilerin romantik filmlerinden birinde gibi hissedeceğiniz, bu tarihi şalede unutulmaz bir gece geçirmeye hazır olun. Çünkü Museum Restaurant “Private Dining” konusunda oldukça iddialı!

Diğer bir romantik alternatif, Arlberg Well’in açık hava havuzunda, karlar altında havuz sefası yapmak isteyenler için gelsin; göz alıcı karlı dağ manzaralarını seyrederken kendinizi, 31 derecelik havuzun rahatlatıcı sularına bırakmak, oldukça keyifli bir kaçamak olabilir. Ara ara havuzdan çıkıp kendini karlara atan çılgın gençlerin çığlıkları sizi korkutmasın… Bu çığlıklar bile, bu sakin ve güzel ortamın havasını bozamıyor…

Veya Oberlech’ten Lech kasabasına kadar kızak kiralayıp, taze kar havasını içinize çekerek, unutulmaz manzaralar eşliğinde, sevgilinize sıkı sıkı sarılarak kızakla inin… Bunu gece yıldızlar altında yapmak isterseniz, Gampen’den Rodelstall’a kadar inen, aydınlatılmış 4 km’lik pist sizleri bekliyor…

Yeni rotalarda görüşmek üzere,
Sevgi ve sağlıkla kalın
Fotoğraflar: İpek Gençer

Yazar Hakkında /

Yazarımızın kısa özgeçmişi çok yakında burada, sayfamızda olacaktır.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.