© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Phuket

Phuket

Macau’dan Phuket’e, Bangkok aktarmalı uçarak akşama doğru geldikten sonra hemen kendimize bir shuttle ayarladık
ve otelimize doğru yola çıktık. Bu benim Phuket’e ikinci gelişim olduğu için genel olarak neler yapacağımızı aşağı yukarı kafamda planlamıştım.

Birlikte seyahate çıktığım arkadaşım Tayland’a ilk kez geldiği için ona her yeri göstermek istiyordum. Gece hayatı Phuket’in merkezi Patong Beach’tir. Ben de ilk dört günümüzü tam merkezdeki bir otelde geçirmek istedim ki esnek olalım ve bu dört günde istersek, buradaki başka plajlardaki bir otele geçebilelim diye düşündüm. Tabi ilk Phuket yazımı okuyanlar hatırlayacaktır, burada çok kalmak istediğim bir otel vardı, Royal Yacht Club Otel. Allaha şükür, tekrar buraya gelmek kısmet oldu ve tatilimin bir kısmında da bu çok güzel otelde kaldım. Aslında, bu tatilim Phuket’e gidecekler için çok iyi bir rehber. Bu cennet yerde, tatilimi uzattığım için hemen hemen her plajına gittim ve başka otellerde kalıp, burayı geçen geldiğime göre çok daha iyi tanımaya fırsat buldum. Ve size de buradaki izlenimlerimi anlatacağım. Plajlardan ve otellerden önce size ilk önce size havadan bahsetmem lazım. Çünkü önemli bir ayrıntı. Phuket’te iki sezon var. Burası her zaman sıcak. Kuru ve güzel sezon Kasım’da başlıyor, Mayıs’a kadar devam ediyor. Mayıs’tan itibaren muson yağmurlarının etkisine giren Phuket’te bu yağmurlu sezon Kasım’a kadar devam ediyor. Gitmeyi düşünenler için pek tavsiye etmem bu sezonu. Özellikle Eylül’de çok yağmur alıyor. Bazı plajlardaki denize girmek tehlikeliymiş. Zaten ülkemizde yazın başka bir ülkeye gitmemize pek gerek yok. O yüzden bizim kış mevsimimizde soğuktan kaçıp mutlak Phuket’e gitmenizi tavsiye ediyorum. Ayrıca Türklerden vize istemeyen ender ülkelerden birisi; Tayland.

PATONG BEACH:

Dediğim gibi gece hayatının merkezi olan Patong Beach’in önünde uzunca bir plaj uzanıyor. Şehir de, normal olarak bu plajla birlikte gelişmiş. Ama bence Phuket’teki en kötü plaj. Ben şahsen bu kadar güzel plaj varken burada denize girmem. Ama tabi ki gece hayatını sevenler için ve her gün başka plajlara gitmek için burada kalabilirsiniz.  Ben burada Banthai Beach Resort’de kaldım. (www.banthaiphuket.com) Gayet güzel bir otel, ortasında havuzu var. Bazı odaları da direk havuza açılıyor. Ben uzun zamandır otellerde havuza girmiyorum, nedense herkesin girdiği bir yerin çok temiz olmayacağı kanısındayım hele bu kadar güzel plaj varken insanlar neden havuza girer anlamam. Otelin önünden ana cadde geçiyor ve caddenin önü de plaj. Hemen yürüyünce gece hayatının göbeği Bangla Caddesi’ne geliyorsunuz. Zaten hemen otelin önünde McDonalds var, böylelikle otelin ne kadar merkezi olduğunu anlayabiliyoruz. Phuket’in gece hayatından uzun uzun bahsetmiştim. Eğer daha fazla bilgi almak isterseniz, benim eski yazımı okuyabilirsiniz. Ben sadece buraya daha önce yazmadıklarımı eklemek istiyorum. Bangla Caddesi’nde sonuna doğru yeni bir gece kulübü keşfettik. Aslında biz keşfetmemişiz, burası zaten çok popüler olmuş bile. Sadece biz ara sokakta olduğu için şans eseri girdik, meğer Phuket’in en popüler kulübüymüş. İki katlı bir gece kulübü: Seduction. Bu gece kulübü Estonya’nın başkenti Tallin’de de var.(www.seductiondiscotheque.com) Aslında duymuşsunuzdur, Bangla Caddesi’nde birçok fahişe var. Bu Seduction kulübüne daha çok turistler gidiyor. O yüzden kendiniz daha rahat hissediyorsunuz. Aşağı katta daha çok hip hop tarzı müzik çalıyor, üst kat ise trans çalıyor. Üst katta gerçekten çok güzel müzik var. Biz İstanbul’da alıştığımız üzere pek dans etmeyiz. Nedense İstanbul’da gece kulübüne gidince genelde herkes kasılır, herkeste bir hava. Nedense eğlenmeyi bilmeyen bir milletiz. Ama burası çok rahat bir yer, herkes eğleniyor, dans ediyor. Kimse kimsenin kıyafetine bakmıyor, insanlar sadece eğlenmek için burada. Müzik o kadar güzel ki alıştığımızın tersine biz bile kendimizi müziğin ritmine bırakıp, dans ediyoruz doyasıya. Phuket’te kaldığımız sürece her zaman burayı mekan haline getirdik. Bu arada bu gece kulübünde şans eseri bir Türk’le tanıştık, ismi Vecdi. Vecdi, Marmaris’te yaşıyor ve kuyumcu dükkanı var. Her sene kışın dükkanını kapıyor ve son 10 senedir 3-4 aylığına bu cennet köşeye kaçıyor. Gerçekten çok takdir ettim. Bu kısa ömürde, güzel yaşamasını bilen insanları takdir ediyorum. Umarım ben de seneye daha uzun gelebilirim de, Vecdi ile daha fazla görüşme fırsatımız olur…

Alışveriş ve restoranlar için size hemen Patong Plajı’nın bir üst paralelindeki alışveriş merkezi Jungceylon’u tavsiye ederim. (www.jungceylon.com) Zaten kime sorsanız size gösterirler, hemen Bangla Caddesi’nin bitişiğinde. Burada çok da güzel bir Japon restoranı var, ismi Fuji. Hem çok lezzetli, hem çok hesaplı, hem de şık. Biz sık sık burada akşam yemek yedik.

Bir akşam da Phuket’in en ünlü restoranlarından, daha önce de akşam yemeği yediğim Baan Rim Pa gittik. Mutlak rezervasyon yapmanız gerekiyor çünkü çok popüler bir yer. Ve rezervasyon yaparken de, Patong Plajı’nı gören bir masa isterseniz güzel bir manzara eşliğinde harika bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. (www.baanrimpa.com)

SURIN PLAJI:

İlk akşamımızdan sonra gündüzümüzü benim de daha önce hiç gitmediğim ve methini duyduğum Surin Plajı’na gitmeye karar verdik. Patong Plajı’ndan on beş dakika kadar kuzeye gidiyorsunuz ve Surin’desiniz. Bence Surin, Phuket’in en güzel plajlarından birisi. Burada çok kaliteli beach clublar ve restoranlar var. Deniz de harika, günübirlik mutlak gitmeniz gereken bir yer. Biz Pla Beach Club ve restoranda günümüzü geçirdik. Burası hayli lüks, şezlonglar, yemek ve servis harika. Patong’daki K-Hotel işletmesindeki bu beach clubı kendi plajları olarak da kullanıyorlar. Biz çok memnun kaldık. Akşam da restoranları çok güzel gözüküyordu. Burada çok ünlü 3 otel de var. Dünyaca ünlü, Phuket’in en pahalı oteli olan Amanpuri ve diğer lüks oteller The Chedi ve Twinpalms bu plajda.

KARON PLAJI:

Karon Plajı, Patong Plajı’ndan sonraki en gelişmiş ve 5 km uzunluğundaki bir plaj. Patong Plajı’nın 3 km güneyinde. Kumsal harika. Plajda bir sürü restoran, ve şezlong var. Denizde ufak dalgalar oluyor ve dalgalarla oynamak harika. Her plajda olduğu gibi, her yerde Thai masajı yaptırabilirsiniz. Plajın her yerinde açık havada masaj olması harika ve sıkı durun bir saati neredeyse 10 lira. Bizim ülkemizde 150 liradan başlayan masajı, 10 liraya yaptırabiliyorsunuz. Hemen hemen her gün plajda masaj yaptırdım. Harika. Buraya Patong’dan gelirken benim Phuket’teki daha önce kaldığım en güzel otellerden birini görebilirsiniz. Yine çok tavsiye edeceğim bir otel olan Le Meridien Beach Club, ülkemizdeki birçok turizm acentesinin tavsiye ettiği Hilton Puket Arcadia Beach de bu plaj üstüne. Benim görüp beğendiğim ve tam Karon Plajı’nın sonundaki Karon Beach Resort bu güzel plajda kalabileceğiniz yerler. Hem Patong merkeze yakın hem de bir sürü restoran ve alışveriş merkezi mevcut.

KATA YAI VE KATA NOI PLAJI:

Hemen Karon Plajı’nın bitişiği ve güneyinde olan bu plaj Karon Plajı’na göre daha küçük bir plaj. Burada, dört gece geçirdik. Çok güzel bir otelde kaldık, deniz kenarında değildi ama her saat başı plaja shuttle servisleri vardı. Alpina Phuket Nalina Resort isimli bu otelden plaja yürümek isterseniz de sadece 10 dakika sürüyor ve odalar çok güzeldi, küçük ama yeterli fitness merkezini de bu 4 günde kullandım. Havuz severler için ise güzel ve büyük bir havuz mevcut. www.phuketnalina.com . Hepimizin ülkemizden de bildiği Club Med de burada. Ama ben Phuket’e gelip, Club Med’e girip zamanımı burada geçirmem. Phuket’te alınacak o kadar çok tat var ki… Burada da plaj üstündeki Kata Beach Resort&Spa’yı tavsiye ederim. Yine her yerdeki gibi plajda şezlong ve Thai Masajı’nı bulabilirsiniz.

LAEM SINGH PLAJI:

Kamala ve Surin Plajları’nın arasında kalan bu ufak plaja tepeden yürüyerek inmek zorundasınız. Bu ufak plajın kenarlarına büyük granit kayalar ve arkası tamamen palmiyeler ve tepe olduğu için kendiniz ıssız bir adaya düşmüş hissediyorsunuz. Plajda 3-4 tane restoran ve bunların size sunduğu klasik beach club, restoran ve Thai Masajı var. Deniz gerçekten çok güzel. Fakat akşamüstü tam masajlarımız olurken bir anda tropik bir yağmur başladı. Dönerken tepeyi çıkmak biraz zor oldu çünkü çamurun kayganlaştırdığı yeri çıkmak biraz zor olsa da, otelimize dönmeyi başardık.

BANG TAO PLAJI:

Bang Tao Plajı, tamamen “exclusive” yani herkese açık olmayan bir plaj. Yol sadece otellere geliyor, o yüzden yaklaşık 6 km’lik bu kum plaja herkes gelmiyor. O yüzden her yer size özel. Burası enteresan bir yer, 5-6 tane çok lüks otel yapılmış ve bazı oteller ve firmalar villalar yaparak satıyorlar. O yüzden burada diğer plajlardaki gibi dışardan gelecek olan insanlara çok alternatif yok, sadece Laguna ve Sheraton Otel’in önünden şezlong bulabilirsiniz. Bu ara otellerin arkasında da çok güzel bir göl var. Burası gerçekten dinlenmek için ideal bir yer. Arkadaşım Patong’da kaldığımız dört günden sonra, daha sakin ve deniz kenarında bir otelde kalmak istedi. Ben de methini duyduğum Bang Tao Plajı’ndaki ünlü Dusit Oteli’ne geçmeyi önerdim. Gerçekten harika bir otelde kaldık. Her şeyi ile mükemmel bir otel. (www.dusit.com) Rusların dünyaca ünlü şarkıcısı Soso Pavliashvili de ailesi ile burada tatil yapıyordu. Bu otelin en güzel yanlarından biri de; Phuket’in en güzel restoranı Lotus’a çok yakın olması. (www.lotusphuket.com) Rezervasyon yaptırdığınızda, restoran size shuttle servisini yolluyor. Zaten beş dakika sonra dünyaca ünlü Banyan Tree Oteli’nin hemen bitişiğindeki Lotus Restoran’a varıyorsunuz. Lotus’a girerken ufak havuzlarda, ıstakozlar, balıklar, yengeçler, kaplan karidesleri görüyor ve buradan canlı canlı ne yemek istiyorsanız seçiyorsunuz. Zaten kilosunun ne kadar olduğunu size söylüyorlar. Tam plajın üstünde, canlı müzik dinlerken harika bir yemek yiyorsunuz. Bence Phuket’in en güzel restoranı burası. Üstelik İstanbul’daki herhangi normal bir balık restoranının yarısı kadar para verip çıkıyorsunuz. Cennettesiniz ve her şeyin fiyatı Türkiye’nin yarısı. Tabi ben elli ülke gezdiğim için her şeyi karşılaştırabiliyorum. İnanın, bizim ülkemiz dünyada gördüğüm en pahalı ülkelerden birisi. Ben anlayamıyorum, biz dünyanın en zengin ülkelerinden birisi değiliz!

Bir enteresan olay ise; plajda yürüyüşe çıktığımızda, yavru filleri gezdiren çocuklar gördük. Bu şirin hayvanlarla turistlerin resmini çekerek para kazanıyorlar. Numaralar da öğretmişler, oturan filler bacak bacak üstüne atıyorlar. Tabi bu fırsatı kaçırmadan biz de resimlerimizi çektirdik.

NAI HARN PLAJI:

Ve geldik benim Phuket’teki en sevdiğim plaja. Ve yıllardır hayalini kurduğum otele. İlk Phuket yazımı okuyanlar hatırlar, bir dahaki gelişimde inşallah Royal Yacht Club Otel’de kalırım demiştim. Allaha şükür bu isteğimi gerçekleştirdim. (www.theroyalphuketyachtclub.com) Otel, Phuket’in ilk 5 yıldızlı resortu ve harika bir konumda. Plaj zaten çok büyük değil ve plajın en sağında hafif tepede bulunan otelimizde manzara harika. Otelimizin odası da çok geniş ve ferah ama asıl güzel olanı çok büyük bir terasa sahip olması. Burada oturma grubu ve güneşlenmek için iki tane şezlong var. Plaj altın kumlarının dışında kristal mavi ve çok berrak. Dalgalara kısmen kapalı olduğu için deniz daima durgun, yüzmek için ideal. Plajın sol kısmında bir göl var. Harika bir doğa ve harika bir plaj. 4 gün sonra Bangkok’a dönecektik ama insan gitmek istemiyor bu cennet yerden ve biletimizi değiştirip kalmaya karar verdik. Fakat kalmak istediğimiz tarihlerde yer azlığı yüzünden, otelimizin fiyatı korkunç pahalandığı için hemen otelimizin yanındaki 4 yıldızlı ve çok konforlu bir otel olan All Seasons’a geçtik. (www.allseasons-naiharn-phuket.com) Otel hemen plajın yanında ve gayet konforlu odalara sahip. Zaten inanın odada fazla zaman geçirmiyorsunuz. Sadece duş almak ve uyumak için giriyorsunuz odaya. Bazı özel oteller dışında Phuket’te çok pahalı otelde kalmanın anlamı yok bence. Tabi ki lüks çok güzel bir şey, ama Asya’daki oteller genel olarak çok güzel ve paranızın karşılığını alıyorsunuz. Size mutlaka kalmasanız bile Nai Harn Plajı’nın güzelliğini görmeniz gerekir.

PHUKET DE DİGER YAPILICAKLAR:

Phuket’ta daha önceki yazımda yazdığım Phi Phi Adası ve James Bond Adası turlarına mutlaka gitmek lazım. Ben yine bu seferde arkadaşımın görmesi için Phi Phi Adası turuna katıldım. Ama bu sefer gittiğim iki tane geziden büyük keyif aldım…

KOH SIMILAN ADASI:

Similan Adaları hakkında çok şey duymuştum ama gidememiştim. Gezmeyi çok seven bir Alman arkadaşımda gördüğü en güzel denizlerden birinin bu adalarda olduğunu söylemişti. E benim de engin ada tecrübelerim olduğu için bu güzel denizi benimde görmem gerekiyordu. Similan Adası’na üç şekilde gidebiliyorsunuz. Bir günlük turlar var. Hızlı botlarla 4-5 adaya uğruyorsunuz. Genelde otelden alındıktan sonra 1-1.15 dakikalık bir yolla Phuket Adası’nı geçip kuzeye Kao Lak’a doğru gidiyorsunuz. Orada speedboatlarla bir saat daha gidiyorsunuz. Adalar gerçekten mükemmel. Ben birçok güzel deniz gördüm. Burası da benim olağanüstü diyebileceğim bir deniz. “Böyle bir mavi, böyle temiz bir deniz olamaz!” diyor insan. Gerçek bir cennet. O gün hiç bitmesin istedim gerçekten. İnsan denize girmeye ve resim çekmeye doyamıyor. İkinci şekil ise yine ilk gün bizim gibi adaları gezdikten sonra dördüncü adada çadırlarda kalabiliyorsunuz. Bu arada bu adalar National Park ve otel yok. Sadece buradaki çadırlarda veya bazı bungalowlarda kalabiliyorsunuz. Bir nevi Robinson yaşamı. Ama bir dahaki sefere iki gün geçirmek istiyorum burada. İnanılmaz bir yer. Üçüncü seçenek ise dalanlar için geceyi dalış teknesinde geçirmek. Similan, dünyanın en iyi 10 dalış noktasından birisiymiş. Meraklılarına duyurulur. Bu arada bir dip not; Similan Parkı 15 Mayıs – 1 Kasım arası kapalı. Sakın ola ki, ben giderim diyen bir speedboatla buraya gitmeyin çünkü bu zamanlar arasında gitmek kanun dışı. Hatırlatmak istedim.

PHUKET HAYVANAT BAHÇESİ:

Plajda tanıştığımız birisiyle konuşurken, Phuket Hayvanat Bahçesi’nin küçük ama çok eğlenceli olduğunu söyledi. Biz de devamlı plajda pinekleyeceğimize, hadi yeni bir keşif yapalım dedik ve soluğu hayvanat bahçesinde aldık. Gerçekten ufak bir hayvanat bahçesi. Ama bazı şovlar harika… Özellikle maymun, timsah ve fil şovları harika. Ama özellikle iki şey çok enteresan. Hayatımda böyle bir olay görmemiştim. Açık alanda yani demir parmaklıklar olmadan bir kaplanın yanına gitmemiştim. Evet, koskoca kaplan ile isterseniz fotoğraf çektirebiliyorsunuz. Anladığım kadarıyla kaplanı yatıştırmışlar, herhalde uyuşturucu vermişler çünkü bu hayvanı böyle uysal görmek ve üstüne neredeyse otururcasına sarılıp resim çektirmek rüyanızda bile pek göreceğiniz bir olay değil. Tabi bakıcısının da tek kolunun olmaması, ısrarlara rağmen beni resim çektirme fikrinden vazgeçirdi. Sadece biraz uzaktan çektiğim resimlerle yetindim. Ama cesaretli insanlar kaplanın üstüne yatarak resimlerini çektirdiler. Kıskanmadım değil. İkinci turistik olay ise hani hatırlar mısınız, Clint Eastwood’un bir filmi vardı; Clint bir dedektif ve bir ufak orangutan şeklinde bir maymunu vardı. Aynı cins orangutan burada da var. Ve birlikte resim çektiriyorsunuz, istendiğinde eğitim aldığı şekilde kollarını birleştiriyor, istediğinizde size sarılıp öpüyor ve harika resimler çektiriyorsunuz. Ben yine bir 2-3 saatin mutlak bu hayvanat bahçesinde geçirilmesini tavsiye ederim.

Evet, anlatmaya doyamadığım ve yazarken tüm güzel anılarımın canlandığı bir Phuket yazısını bitiriyorum. Size bu kadar gezmiş birisinin bir yeri özellikle tavsiye etmesinin bir anlamı olduğunu düşünmenizi istiyorum. Benim anlamadığım, bu cennet köşede her milletten turistler olduğu ama 3-5 seks turizmine gelmiş erkek dışında Türk görmedim. Özellikle bizim kış mevsimimizde 1 hafta buraya kaçmak kadar güzel bir şey olamaz. Phuket’te her keseye göre her beklentiye cevap verecek çok güzel bir tatil sizi bekliyor… Diğer buluşmamız da size 7104 tane adadan oluşan Filipinler den bahsedeceğim. Bol seyahatli bir yaz diliyorum…

Phuket’ten Görüntüler

 

Yazar Hakkında /

Yazarımız hakkında kısa özgeçmişi çok yakında sayfamızda olacaktır.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.