© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar?

Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar?

Romantik komedilerin ana malzemesidir “ilişkiler”. Şehirli kadın ve erkeklerin çıkmazlarla dolu aşk hayatlarını konu alan ve genellikle “mutlu son”la biten bu hikayelerin en belirgin özellikleri, her şeye rağmen “umut dolu” olmalarıdır. İçiniz acımaz, ruhunuz daralmaz bu tür filmlerde; üzülmeniz  gereken sahnelerde bile gizli bir coşku duyarsınız içten içe… İşte en çok bu “yapıcı enerjileri” nedeniyle bayılırım romantik komedilere.

Yeni bir romantik komedi filminin müjdesini vermek üzere kaleme alıyorum bu yazıyı. 24 Nisan’da gösterime girecek “He’s Just Not That Into You”, en azından birinde kendinizi bulabileceğiniz dokuz ayrı karakter ile tanıştırıyor seyircisini.

YA SİZE YETERİNCE İLGİ DUYMUYORSA?
“Erkekler Ne Söyler, Kadınlar Ne Anlar?”
, bu soru üzerine kuruyor öyküsünü. “Sex and the City”nin yazarları Greg Behrendt ve Liz Tuccillo tarafından kaleme alınan aynı adlı kitaptan uyarlanan senaryo, izlediğimiz diğer romantik komedilere göre daha karmaşık ve bazılarımızı rahatsız edebilecek derecede gerçekçi!

Filmde bahsi geçen mevzular o kadar tanıdık ki… Her şey yolunda gidiyor gibi görünürken birden “soğuma modu”na geçen yeni sevgili, hoşlandığınız birine mesaj gönderdikten sonra, “iletildi” raporunun gelmesiyle birlikte başlayan “bekleme nöbeti” ya da bir önceki gece tanıştığınız birinden telefon beklemek (genelde Pazar günleri yaşanan bir süreçtir) gibi bunaltıcı tecrübeleriniz olmuştur muhakkak.

Modern çağda ilişkilerdeki samimiyeti zedeleyip, işin tadını kaçıran bilumum tutarsızlıkları ve saçma sapan takıntılarımızı gözler önüne seren “Erkekler Ne Söyler, Kadınlar Ne Anlar?”, duruma saf komedi anlayışıyla yaklaşmak yerine, izleyenlere mantıklı önerilerde de bulunuyor.

“Daha düne kadar yüzünü bile görmediğiniz bir insanın sizi arayıp aramaması neden bu kadar önemli olsun ki?” diye soruyor film. Hikayede “mantığın sesi” rolünü üstlenen “Alex” karakteri aracılığıyla da, kabul etmek istemediğimiz bazı gerçekleri dile getiriyor: “Biri seni aramıyorsa, sana o kadar ilgi duymuyordur ve seni tekrar görmek istemiyordur.”

Senaristlerin yapmak istediği son derece bariz bir gerçeği, basit bir şekilde ortaya koyarak bizi, zamanla hastalık halini almaya başlayan takıntılarımızdan kurtarmak. Bir ilişkide yaşanan her şeyi en ince ayrıntısına kadar analiz etmenin ilişkiye hiçbir faydası olmayacağını anlatma gayretinde “Erkekler Ne Söyler, Kadınlar Ne Anlar?”

Hele bizim kuşağın en garip takıntısı haline gelen “sms analizleri” yok mu? Ne yazmış, ne demek istemiş, peki nasıl bir cevap vermeliyim? Kelimesi kelimesine analiz ederek, şiir yorumu yaparcasına hassasiyet gösterdiğimiz bu kısa mesajlar, telekomünikasyon çağının bizlere hediye ettiği hastalıklardan sadece biri. Filmdeki kadın karakterler Gigi, Janine ve Beth’in de sıradan bir telefon mesajı üzerinde dörtbeş saat kafa yorduklarını düşünürsek, kendinizi filmdeki karakterler ile özdeşleştirmek konusunda sorun yaşamayacağınızı garanti edebilirim.

Aslında tipik bir “Sex and the City” bölümü gibi başlıyor film. Bir “hayat arkadaşı” arayışından asla vazgeçmeyen Gigi’nin (Ginnifer Goodwin) , Conor (Kevin Connolly) ile ilk buluşmasıyla temelleri atılan hikaye; beşi kadın dördü erkek, dokuz kişilik bir ilişkiler zincirine dönüşüyor zamanla. “Karakter A Karakter B’yle çıkıyor; Karakter B, Karakter A’dan gerçekten hoşlanıyor ama Karakter A, Karakter C’yi çok beğeniyor. Karakter C, Karakter D’yle çıkıyor. Karakter D, Karakter E’yle evli. Karakter E, Karakter
F’in yanında çalışıyor vs. İşte hikayemiz böyle bir şey”
diyor yönetmen Ken Kwapis.

Bu pek de normal bir durum değil romantik komediler için. Türün diğer örneklerinde, olay örgüsü eninde sonunda kavuşacaklarını bildiğimiz iki kişi üzerine kurulu iken; “Erkekler Ne Söyler, Kadınlar Ne Anlar?” sonunda ne olacağını tahmin edemediğimiz dokuz farklı hikaye sunuyor seyircisine. Ancak buna rağmen hikayeler arasında uyumlu geçişler yaparak, filmin bütünlük duygusunu korumayı başarıyor yönetmen.

Ken Kwapis bu film için biçilmiş kaftan aslında. Yönetmenin filmografisinde yer alan “The Sisterhood of the Traveling Pants”; Kwapis’e kadın merkezli ve ilişki odaklı filmlerde, kalabalık oyuncu kadroları ile çalışmak konusunda deneyim kazandırmış. Bu sayede filmin “Sex and the City” referanslı senaristlerinin dilini anlamakta ve beyazperdeye aktarmakta hiç zorlanmamış yönetmen Kwapis.
Filmin en dikkat çekici özelliğinden yani yıldızlarla dolu oyuncu kadrosundan bahsetmeden geçmek olmaz. “Neil” rolünde yakışıklı mı yakışıklı (hem de Oscar ödüllü) Ben Affleck, “Beth” rolünde kırk yaşında olmasına rağmen yirmilik güzellere taş çıkartan Jennifer Aniston, “Mary” rolünde her filminde başka biri gibi görünmeyi başaran Drew Barrymore, “Anna” rolünde kadınların korkulu rüyası, güzeller güzeli Scarlett Johansson ve “Janine” rolünde Oscar ödüllü Jennifer Con nelly…
Bu kadroyu duyunca (özellikle Scarlett yüzünden) filmi sevgilisi ile izlemekten vazgeçen kız arkadaşlarım oldu. Karar sizin; ister sevgilinizle, ister arkadaşlarınızla, isterseniz tek başınıza izleyin. Ama 24 Nisan’da gösterime girecek “Erkekler Ne Söyler, Kadınlar Ne İster?”e mutlaka bir şans verin. Hem ilişkiler konusunda kaçırılmaz tüyolar edinin, hem de diğerlerinden oldukça “farklı” bu romantik komedinin tadını çıkarın!

Yazar Hakkında /

Yazarımız hakkında kısa özgeçmişi çok yakında sayfamızda olacaktır.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.