© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Duygu Kaya Eski Mardin’de Neler Vardı?

Duygu Kaya Eski Mardin’de Neler Vardı?

“Bir şehri tanımlamak için pek çok şey söylenebilirdi. Mardin için ise, yazılmış tek bir cümle yeterdi. Herkesin bildiği gibi; gece gerdanlık, gündüz mezarlık…”

 

Arapça Maridin, Süryanice Marde, Kürtçe Merdin… Adının söylenişindeki zenginlik sokaklarına yansımış bir güzel şehirdir Mardin. Hâlihazırda merkezde dört yüz ila beş yüz kişi yaşıyor. Bölgede beş bin Süryani var. Tüm şehri düşünürsek köy, Türkler, Kürtler, Hristiyan Süryaniler, Araplar, Yezidiler ve Ermeniler bir arada nefes alıyor. Tarihte İpek Yolu’nun güzergâhı olan şehirden birçok beylik gelmiş geçmiş. Hanları, kervansaraylarıyla kimleri kimleri ağırlamış sokaklarında meçhul. Dile kolay, MÖ 50000’den bu yana öylece duruyor o topraklarda.

Kimliği olan şehirler bir başka güzel. Bir gün ziyaret ettiğinizde Mardin’i, hak vereceksiniz bana. Ziyaretiniz bittiğinde sizi tekrar çağıracak bir tat bırakır ruhunuzda. Mezopotamya’yı bir balkondan bakar gibi seyrettiren kadim bir şehirdir.

Tabii zamanla şehirleşen yerlerinden bahsetmeyeceğim. Eski Mardin’i yazacağım. Bir tepede öylece duruyor. Kale de desem olur. Başlangıç noktasında mezarlık var, epey eski. İlk dikkatinizi çeken o olacak. Gece ise o başlangıç noktasındaki mezarlığı unutturacak bir görüntüyle selamlayacak sizi. Işıl, ışıl bir gerdanlık görüntüsü.

Eski Mardin’de insan nereye yürüyeceğini şaşırıyor. Aslında bir tam günde gezerek bitirirsiniz merkezini. Güne erken başlamak şartıyla. Önce tavsiye üzerine bir mekânda doğu esintisi bir kahvaltı yapın muhakkak. Gün boyu zaten açlığınızı hissetmeyeceksiniz, göreceğiniz yerler sizi doyuracak. Taş evleriyle, süslü kapılarıyla tarihî sokakların birine adım atmakla başlarsanız devamı gelir. Muhtemelen aynı noktalara döneceksiniz, çünkü labirent gibi. Her noktası bir fotoğraf karesi. Güneş ışınlarının aksine göre şekillendiğinden sokaklar, yaz mevsiminin kavuran sıcağından korur sizi; lakin siz yine de bir şapka alın yanınıza.

Orta Çağ mimarisine sahip evlerin avluları, harem ve selamlıkları var. Konuk odası olmazsa olmaz, çünkü misafirperverlik bir kimliktir o bölgede. Mardin evlerinde kullanılan taşlar coğrafi işaret almıştır. Taşlar sıcak ve soğukta daha da sertleşir. Mevsim şartlarına göre şekillenir.

Haydi Mardin’i Mardin yapan yapılara bakalım. Yedi yüz yıllık Kasımiye Medresesi buraların en büyük yapılarından. İki katı, bir tane avlusu, tek bir eyvanı var. Rivayete göre Osmanlı devlet adamı Kasım Paşa burada katledilmiş. Yine aynı rivayete göre, Kasım Paşa’nın kız kardeşi, Kasım Paşa öldüğünde kanlı gömleğini ağıtlar eşliğinde bu mekânın duvarlarına sürmüş ve günümüzde o duvarlara su döküldüğünde ortaya çıkan izlerin Kasım Paşa’nın kan izleri olduğuna inanılıyor. Medresenin her köşesi fotoğraf stüdyosu gibi. Medresede bir mescit ve ders işlenen küçük odalar var. En gizemli yanı, avludaki havuzda sakince duran “yaşam suyu”. Astronomi dersleri akşam havuz etrafında toplanılarak ve gökyüzünün su üzerindeki yansımasına bakılarak yapılırmış. Havuzu anlatırken rehberler doğumdan ölüme bir tasvir yaparlar. Havuzun üst kısmı cenneti, alt kısmı cehenneme gidenleri simgeler; lakin akan su her hâlükârda Mezopotamya’ya varacak, bir bitkiye can verecektir. Yani yaşam yeniden başlayacaktır. İnanış budur.

Bir diğer büyülü mekân Zinciriye Medresesi… 1380’de Artuklu sultanı tarafından yapılmış. Yapı iki katlı. İki de terası var. Zinciriye denir, çünkü rivayete göre Mardinliler, sıcak yüzünden kenti basan akrep ve yılanlardan kurtulmak için bir büyü yaparak bu büyüyü temsil eden zincirlerden birini Ulu Camii’nin bir minaresine, diğerini de bu medresenin kubbesine asmışlar. Tıpkı Kasımiye gibi burası da ilim yeridir; lakin bunun dışında rasathane olarak da kullanılmıştır. Burada bir silindir taş var. Deprem habercisidir. O silindir taş dönerse bina zarar görmüş demek. Bugüne kadar hiç böyle bir durum yaşanmamış. Fotoğrafseverler, o teraslardan birine çıkın ve boylu boyuna uzanan ovaya karşı şöyle özgür bir poz verin.

Merkezde Mardin Kalesi, Tellallar çarşısı, Mardin Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi, Ulu Camii, Kırklar Kalesi, eski adıyla Mor Benham, Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi uğrak noktalarınız olacak. Mesela Mor Benham’ın trajik bir hikâyesi vardır, bir bilenden dinleyin. Şimdi gelin, Mardin’de en çok etkilendiğim mekânla devam edelim.

Merkeze dört kilometre uzakta, ovaya hâkim, altı yüz kırk yıl boyunca patriklik merkezi olmuş muhteşem Deyrulzafaran Manastırı. Tarihte güneşe tapan Şemsilere ait Güneş Tapınağı ile Romalıların kale olarak kullandığı kompleksin üzerine kurulu bu yapı, şu an Süryani Kilisesi’nin önemli dinî merkezlerinden biri ve Mardin Metropoliti’nin evi. Adı Süryanice sarı, ya da safran manasına gelen “zafaran”dan geliyor. Etrafı safranla kaplı bu yapıya ilk adım attığınızda bir huzur kaplıyor içinizi. Bahçesinde türlü türlü ağaçlar var. En güzelleri de zeytin ağaçları. Yürüyüş yolunda zamanı durdurmanızı tavsiye ederim. Sadece bir dakika gözünüzü kapayın ve sessizliği dinleyin. Ardından manastırı kucaklayarak içeri girin. Mor Hanonyo Kilisesi, Azizler Evi, Meryem Ana Kilisesi ve Güneş Tapınağı’nı ziyaret edin. Avluda oturun, günümüz dünyasını boş verin, kalbinizi orda bırakın. Bırakın bir gece orada kalsın ruhunuz. Ertesi gün o ruhla düşün yollara.

Bu arada, gezdik gezdik de yemedik içmedik demeyin. Benim tavsiyem Bağdadi ya da Cercis Murat Konağı’dır. Birbirinden lezzetli şeyler yedim bu iki restoranda. Yemeklerin lezzeti baharatlarda saklı. Biberi de salçası da bolca. Hele ikramlıkların gümüş tepsilerde gelmesi önce gözünüzü gönlünüzü açıyor. Bol biberli ve salçalı yemeklerine eklenen etler, görenlerin iştahını açıyor. Mardin mutfağını diğer yörelerden farklı kılan yönlerden biri de yemeklerin bakır ve gümüş tepsilerde servis edilmesi. Siz masaya ne geleceğini şeflere bırakın.

İşte böyle masalsı bir şehir bekliyor sizi. Geziniz şimdiden masmavi olsun…

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.