© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Ankara Deniz Hattı

Ankara Deniz Hattı

Aylardan Ağustos, Ekim, Aralık… Günlerden Pazar veya Pazartesi… Ne önemi var? Mekan Göcek, Marmaris, Hisarönü, Gökova olunca Sarsala, Göbün, Palamutbükü, Çökertme veya Ağıl Koyu; saatler çıkar, dertler uçar gider, gülümser hep yüzler.

 

En sevilen parçanın nakaratını mırıldanır bulursunuz kendinizi. Yürüyüşünüz bile değişir. Doğanın ritmine ayak uydurur, güneşin doğuşuyla güne başlarsınız. Yıldızlar gökyüzünü kapladığında günün yorgunluğu onları seyre dalarken çıkar. Kendinizi serin sulara bıraktığınızda hücrelerinizin yenilendiğini, kan akışınızın hızlandığını hissedersiniz. Böyledir halet-i ruhiyemiz. Yeni aşıklar gibi. Hele bir de bizim gibi Ankara’nın bozkırından çıkıp geliyorsanız bu cennete…

Hasretizdir denize biz Ankaralılar. En çok bizler tüketiriz balığı, hem de en tazesinden. En çok balıkadam bizdedir, en çok ADB’li (Amatör Denizci Belgesi sahibi) ve belki de en çok yelkenci! Görürüz mutlaka bir Ankaralılar sitesi. 06’lar arasında, buluruz tanıdık arabalar.

Türkiye’mizin göbeğinde, gri bir şehirdir Ankara. Bilinmez insanının renkliliği. Bir deniz manzarası, bir kayık, bir balıkçı ya da bir yelkenli kaplar bilgisayar ekranlarını, duvar takvimlerini. Her hobiye açıktır; yüzmeden kayağa, bisikletten karavana, paraşütten yelkene. Henüz emekli olmadan başlar gezmeye bizim insanımız. Karadeniz’e, Akdeniz’e, Ege’ye en yakın şehirdir Ankara. Bir balık yemeğe 300 km. gidebilir, sazan avlamaya saatlerini verebilir. Hatta su dolu bardağa bile mutlulukla bakabilir bir Ankaralı.

Kafasına tak edip her şeyini bir anda bırakıp hayata yeniden başlayabilir. Yelkenli bir tekne almak için işlerini tasfiye edip bir bavula tüm eşyalarını sığdırıp her şeyi geride bırakıp yola koyulabilir bir Ankaralı. Bodrum, Marmaris ya da Fethiye’de bir ev kiralayıp en yakın marinaya teknesini bağlayıp canı istediğinde balığa çıkabilir, yelken yapabilir, “en iyi tekne arkadaşımınki” düsturunu kabul edenleri ağırlayabilir, hatta ve hatta dünyayı dolaşabilir.

Belki şehrimizin yapısından, belki de insanından kaynaklanır bu deniz sevdası. Çok sayıda alışveriş merkezi tıka basa dolup taşarken, az sayıda da olsa gölümüzde yelken yapanlar, hatta şehrin çevresini mekan tutan piknikçiler bile görülebilir.

Hayat mücadelesi, koşuşturma derken, galiba bir kaçış arar olduk hayattan. Bu sürükledi bizleri yeni hobilere; yelkene, dalışa, mağaraya, dağa… Telefondan, bilgisayardan, arabadan, yani teknolojiden, iç karartıcı haberlerden birkaç saat, hatta birkaç gün uzaklaşmak istedik belki de. Günü yakalayabilmeyi, emekli olmadan henüz sağlıklıyken hayallerimize biraz daha yaklaşabilmeyi amaçladık.

Bir Pazar sabahı Boğaz’a nazır otururken ne işim var karada ve Ankara’da derken buldum kendimi. Döner dönmez bir kursa yazılıp “Amatör Denizci Belgemi” aldım. İlk pratik eğitime katılıp “yelken”in hayatıma nasıl yön verebileceğini tattım. Ve böyle başladı hikayemiz…

[nggallery id=814]

Yazar Hakkında /

Yazarımız hakkında kısa özgeçmişi çok yakında sayfamızda olacaktır.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.