© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

2010’a Yaklaşirken Dünyadan Yeni Yıl Gelenekleri

2010’a Yaklaşirken Dünyadan Yeni Yıl Gelenekleri

Yeni bir yıl yaklaşıyor ve her yer bu özel dönem için süslerle dolu. Bir seneyi daha geride bırakma fikri ve yılların çok hızlı geçtiği duygusu kimilerimiz için hüzün kaynağı olsa da, benim gibi birçok kişi için 1 Ocak’ın anlamı farklı bir heyecan taşıyor.

Benim için Aralık ayının ilk günlerinden itibaren planlar, hazırlıklar yapmak, yıllar içerisinde özenle seçilerek alınmış yeni yıl süslerine yenilerini eklemek, sevdiklerimizle çam ağacımızı dekore edip rengarenk ışıklarla donatırken bir yandan da Noel ve yeni yıl şarkıları dinlemek, kalbimize yakın olanlar için mağazalarda büyük bir telaşla en beğeneceklerini umduğumuz hediyeleri aramak, yeni yıla nerede hoşgeldin diyeceğimize ve o akşam ne giyeceğimize karar vermek, sürpriz hediyelerin paketlerini açarken aklımızdan geçenler, ailece yenen yeni yıl yemeği ritüeli ve yeni yıl pastası, yemeği daha da bir güzelleştiren yaban mersinli ve elmalı soslar, kestane şekerinin ağızımızda bıraktığı o sıcacık kış lezzeti, tarçın, karanfil ve zencefilli kurabiyeler, marzipanlı tatlılar, saatler gece yarısını gösterdiğinde sevdiklerimizi öpmek, kucaklamak, coşkuyla dans etmek, şampanyayla kadeh tokuşturmak, yanımızda olamasalar bile kalbimizde olanları  telefonla aramak, havai fişekler, özetle bir bütün olarak sürecin tamamı çok keyifli.

Yeni yıl kutlaması belki de tarihin en eski kutlamalarından birini oluşturuyor. Bu özel zaman ilk defa 4000 yıl kadar önce antik Babil’de kutlanmaya başlanmış. M.Ö. 2000’lerde yeni yıl, bahar gelince ilk hilalde kutlanırmış. Ne de olsa bahar, yeniden doğuşu simgeleyen, yeni ekimlerin ve tomurcukların ayı. O dönemlerde yeni yıl kutlamaları 11 gün sürermiş. Her gün yapılan kutlamalar bir önceki günkünden farklı olurmuş.
M.Ö. 153 yılında, Roma Senatosu’nun kararıyla, aslında astronomik veya tarımsal bir anlam taşımayan 1 Ocak günü yılın başlangıcı olarak ilan edilmiş. Jül Sezar’ın M.Ö. 46 yılında getirdiği Jülyen takviminde ve son olarak 1582 yılında Papa XIII. Gregory’nin uygulamaya koyduğu, günümüzde dünya çapında kullanılmaya devam edilen, yıl sayımında İsa’nın doğumunu başlangıç olarak temel alan, Miladi takvim olarak bildiğimiz Gregoryen takviminde de 1 Ocak yine yılın ilk günü olarak kabul edilmiş.
Bazı din ve toplumlarda 1 Ocak’tan farklı tarihlerde kutlansa da yeni yıl, günümüzde her kültürde, şans, sağlık, bolluk ve sevgi getirmesi için bazı özel yemekler, adetler ve geleneklerle karşılanıyor. Bu kadar eski geçmişe sahip, evrensel coşkuyla yaşanan bir kutlama sözkonusu olunca, birbirinden özgün adetler gündeme geliyor elbette. Bir bölümü batıl inançlara dayanan bu renkli gelenekler, bizi kültürümüze ve içinde yaşadığımız topluma bağlayarak aidiyet duygumuzun pekişmesine de katkıda bulunuyor.
Bunlardan biri yeni yıl için niyetler listesi hazırlamak. Eski Babillilere kadar uzanan ve günümüzde Amerika ve İngiltere de dahil olmak üzere pek çok ülkede uygulanan bu gelenekte kişi, yeni yılda yapmak istediği köklü bazı değişim ve yeniliklerin listesini hazırlıyor ve listeyi yeni yıla girerken sevdikleriyle paylaşıyor. Ne de olsa birçoğumuz için 1 Ocak, yeni bir dönemin başlangıcı ve temel değişimler yapmak için uygun bir tarih sayılıyor.  Babillilerde en yaygın yeni yıl niyeti ödünç alınmış tarım aletlerinin sahiplerine iade edilmesi iken, günümüzün en popüler yeni yıl kararları arasında spor ve sağlıklı yaşam ile ilgili başlangıçlar ve sigarayı bırakmak yer alıyor.
Pek çok kültüre göre, yeni yıla girerken ve yılın ilk günü yediklerimiz, yıl boyunca şansımızı etkiler. Ülkemizde ve diğer Akdeniz toplumlarında bolluk ve bereketin simgesi olan nar yenmesinin yeni yılda şans getireceğine inanıldığı gibi, farklı ülkelerde bu konuda çok sayıda değişik inançlar mevcut.
Örneğin bazı kültürlerde, bir devrin tamamlanmasını simgeleyen yüzük şeklindeki yiyeceklerin şans getireceği düşünülüyor.  Bu yüzden Hollandalılar, yeni yıla başlarken simit şeklinde dolgulu tatlılar yiyorlar. Başta yuvarlak formdakiler olmak üzere, kek ve diğer unlu mamuller de yılbaşı masalarının vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. İtalya, Polonya, Macaristan ve Hollanda, bu geleneğin başını çeken ülkelerden birkaçı. Bazı yerlerde, hazırlanan yuvarlak tatlıların içine madeni para ya da bir başka sürpriz de konulabiliyor. Yunanistan’da yılbaşına özel, içinde gümüş veya altın bir parayla pişirilen Vassilopitta adında leziz bir kek hazırlanıyor. Katı bir hiyerarşik sıra gözetilerek büyükten küçüğe servis edilen kekten kendi dilimine para rastlayan aile üyesi şanslı sayılıyor – tabii, keki yerken eğer parayı yutmaz veya dişini kırmazsa.
Amerika ve birçok Avrupa ülkesinde, parayı simgelemeleri ve pişerken genişleyerek büyümeleri nedeniyle börülce, bazı fasulye çeşitleri, bezelye ve nohut, şans getiren yiyecekler olarak addediliyor. Pilav ve yaprakları bolluk ve kağıt parayı simgeleyen lahana da yine şans yiyecekleri arasında.  Aynı şekilde, mercimek ve üzüm yemenin de yeni yılda şans ve bereket getireceği düşünülüyor.  Uzak Doğu kültürlerinde erişte, yeni yıla pürüzsüz bir geçişi ve uzun ömrü simgeliyor.
İleriye doğru yürüyerek yemek yemesinden, başka bir deyişle ilerlemeyi temsil etmesinden dolayı, birçok ülkede domuz, yeni yılın favori yiyecekleri arasında.  Küba, İspanya, Portekiz, Macaristan, Avusturya, İsveç, Almanya ve ABD bu ülkelerden bazıları. Hatta Avusturya’da yeni yıla girerken ziyafet masalarının süslenmesinde bazen minyatür marzipan domuzlar da kullanılıyor.
Balık da yine yeni yıl için tercih edilen yiyeceklerden biri. Bu tercihin nedenleri orta çağ dönemlerine kadar gidiyor. Soğutma ve modern ulaştırma teknikleri geliştirilmeden çok önce, morina balığı uzun süre bozulmadan korunabiliyormuş. Katolik Kilisesi’nin dini bayramlarda kırmızı et tüketme yasağı da, morina, ringa ve diğer balıkların bayramlarda yaygın olarak tüketilmesine zemin hazırlamış. Bugün Danimarka, Polonya, Almanya, İsveç ve Japonya’da deniz mahsulleri, yeni yıl ziyafetlerinin parçası olmaya devam ediyor. Çin kültüründe de balık, yaşam döngüsünün bir parçası olarak, sağlık ve bereketi temsil ediyor.
Diğer taraftan, bir deniz mahsulü olmakla beraber, geriye doğru hareket etmesi nedeniyle bir inanca göre yeni yıla girerken ıstakoz yenilmemeli. Yeni yılda şansın uçup gitmemesi için uçan kuşların da yenilmemesi tavsiye ediliyor.  Tavuklar geriye doğru eşeleyerek yemek yediklerinden, yeni yılda gıda sıkıntısı, yoksulluk veya pişmanlıkla karşılaşmamak için bazı kültürlerde tavuk yenilmesinden de kaçınılıyor.
Bu arada, bazı Almanlar, yeni yılda bolluk için, yılbaşı akşamı yenilen her yemeğin bir bölümünün gece yarısından sonraya kadar tabaklarında kalmasına özen gösteriyorlar. Filipinler’de de benzer bir inanç sözkonusu.
Yeni yıla başlarken neler yaptığımızın da yeni yıl süresince şansımız üzerinde etkili olacağı konusunda evrensel bir görüş var. “Yeni yıla nasıl girersek yılımız öyle devam eder” sözünün altında yatan inanç da bu aslında. Bu nedenle, yılın ilk dakikalarını sevdiklerimizle geçirmemiz, yeni yıla adım atarken kendimizi mutlu ve neşeli hissetmemiz, olumlu bir enerjiyle ümit ve sevgi dolu olmamız çok önemli.
İtalyanlar, yeni yıla girerken kırmızı iç çamaşırı giyinmenin ve eski veya kullanılmayan eşyayı camdan atmanın (bu ikinci gelenek yok olmaya yüz tutmuş olmakla beraber) şans getireceğine inanıyorlar.
İsviçre’de yeni yılın ilk günü yere bir damla krema damlatmak, Fransa’da da bolca krep yemek ve kalp şeklinde tatlılar tüketmek, şans için uygulanan gelenekler arasında yer alıyor. Başka ülkelerde ökse otu altında öpüşmek Noel’e özgü iken, Fransa’da bu bir yeni yıl geleneği olarak karşımıza çıkıyor.
Günümüze kadar uzanan eski bir Alman geleneği de hayli ilgi çekici; soğuk suya eritilmiş kurşun dökülerek, kurşunun alacağı şekle göre yeni yıl ile ilgili tahminlerde bulunulmaya çalışılıyor. Kurşun eğer kalp veya yüzük şeklini alırsa yeni yılda bir düğün gerçekleşeceği, gemiye benzerse bolca seyahat edileceği, domuz formunu çağrıştırırsa bereketli bir yıl yaşanacağı anlamına geliyor.
Danimarka’da 31 Aralık’ta kapınızın önünde çok sayıda kırık tabak çanak bulursanız bu iyi bir işaret; bu durum, sizi seven çok sayıda arkadaşınız olduğu anlamına geliyor. Danimarka’da yıl boyunca insanların, eskiyen tabak çanaklarını yeni yılda arkadaşlarının evlerinin kapısında kırmak üzere sakladıklarını biliyor muydunuz?
Kanada, Rusya ve bazı İskandinav ve kuzey ülkelerinde yılın ilk günü titretici soğukluktaki sularda yüzmek yeni yıl geleneğinin bir parçası. Bazıları bunu sadece eğlence için yaparken, kimilerine göre bir yıl daha yaşıyor olmanın ne kadar muhteşem bir duygu olduğunu hatırlamanın bir yolu bu.
İngiliz kültüründe yılın ilk misafirinin kim olduğu da önemli; gece yarısından sonra evinizde misafir ettiğiniz ilk kişinin uzun boylu, koyu renk saçlı bir erkek olması şans getirirmiş. Misafirin anahtar kullanarak değil, kapıyı çalarak giren birisi olması gerekiyor, yani uzun boylu esmer eşinizin eve girmesi maalesef sayılmıyor. İlk misafirin yeni yılda bolluk için para, ekmek veya bir parça kömür hediye etmesi de geleneğin bir boyutunu oluşturuyor. Yunanlılar da bu konuda hassas ve kendilerine en fazla şans getirdiklerine inandıkları bir akraba veya arkadaşlarını yılın ilk misafiri olarak evlerine davet etmeye özen gösteriyorlar.
Yeni yıla özgü bir başka İngiliz geleneği de bekar kızların, gelecekte evlenecekleri erkeğin isminin baş harfini oluşturacağı inancıyla suya yumurta akı dökmeleri.
Ekvador’da yeni yılda bol seyahat etmek veya hayallerindeki yenilikleri deneyimlemek isteyenler, valizlerini gece dışarı çıkartıyorlar, hatta bazıları boş valizleriyle evlerinin civarında bir tur atıyorlar. Ayrıca, eski yıla ait gazetelerden, hasırdan ve eski eşya ve giyimden özenle hazırlanan ve geride bırakılan yılı temsil eden kuklalar yakılıyor. Bu gelenek, geçmiş yıla veda edilmesini simgeliyor.
Puerto Riko’da çocuklar, saatler gece yarısını gösterince pencerelerinden kovayla su döküyorlar. Bunun evlerinden kötü ruhları uzak tutacağına inanılıyor.
Bayram gelenekleriyle ünlü Latin Amerika’nın bir başka ülkesi Bolivya’da ise şans için evlerin önüne küçük ahşap veya hasır bebekler konuluyor.
Meksikalılar, yeni yılda aşk veya evlilik için kırmızı, para için sarı iç çamaşırı giyiyorlar. Hamilelerin ise pembe giymelerinin bebeğe şans getireceğine inanılıyor.
Brezilya’da yeni yıla girerken gece yarısından sonra plajlara akın edilip yüzülüyor. Yedi dalganın üzerinden atlamak ve kumda mumlar yakmak, yeni yılda şans ve zenginlik için uygulanan gelenekler arasında.
Beyaz kum plajları, büyüleyici turkuvaz mavisi denizi, huzur verici palmiye ağaçları ve koyu zümrüt yeşili bitki örtüsüyle yeni yılda adeta zamanın durduğu hissini veren Güney Pasifik’in incisi Fiji’de ve komşu adalarda, yeni yılda arkadaş ve akrabalarla dargınlıklara son verilmesi, anlaşmazlıkların ortadan kaldırılarak barışılması, çiftçilerin hasat yılı için verim duası yapması geleneklerden bazıları.
Farklı yeni yıl geleneklerinden bahsedip de Çin yeni yılına değinmemek olmaz elbette. Çin yeni yılı, 1 Ocak günü değil, Çin takvimine göre her yıl değişen ve Miladi takvime göre 21 Ocak-20 Şubat dönemine rastlayan bir günde kutlanıyor. Çin anakarası dışında Hong Kong, Makau ve Tayvan ve büyük etnik Çin nüfusuna sahip olan Singapur, Endonezya, Laos, Malezya, Filipinler ve Tayland’da da kutlanan bu özel gün için evler temizleniyor, güzelleştiriliyor. Görmeye alışkın olduğumuz Noel ağacından farklı olarak, geleneksel Çin yeni yılında madeni para ve kağıt çiçeklerle dekore edilen para ağaçları evleri süslüyor. Canlı olarak izlemesi bana her zaman için büyük heyecan vermiş olan aslan dansı ve ejder dansı, kutlamaların vazgeçilmez bir parçası. Çin yeni yılında, Çin kültüründe şans getirdiğine inanılan kırmızı rengine hemen hemen her yerde rastlamak mümkün. Kestane fişeklerinin ve davulların kötü ruhları korkuttuğuna inandıklarından, Çinlilerin yeni yıl kutlamaları hayli sesli ve gürültülü oluyor.
Çinlilere göre her yıl, özellikleri ve güçlü ve zayıf noktaları farklı olan 12 hayvandan birini temsil ediyor. Yeni başlayan yıl, o hayvanın ismini taşıyor. Bu sisteme göre doğduğumuz yılın hayvanı, Çin astrolojisindeki burcumuz oluyor ve kişiliğimizi etkiliyor. Çin astrolojisine bu güne kadar ilgi duymadıysanız, bu 12 hayvan hangileri diye merak ediyor olabilirsiniz: fare, öküz, kaplan, tavşan, ejderha, yılan, at, koyun, maymun, horoz, köpek ve domuz. En şanslı yıl Ejderha Yılı olarak kabul ediliyor. Bu yüzden mümkün olduğu ölçüde doğumların, evliliklerin, emlak alımlarının ve büyük iş ortaklıklarının Ejderha Yılı’nda gerçekleştirilmesine özen gösteriliyor. Hatta bu yüzden Çin’de her Ejderha Yılı’nda doğum oranlarında rekor bir artış kaydediliyor.  Bu arada, 2010 Kaplan Yılı olacak, yani Çin burcu Kaplan olanların yılı da diyebiliriz.
Bir başka Uzak Doğu diyarı Japonya’da yeni yıl hazırlıkları haftalar sürüyor. Çam ve bambu ağaçlarından ve halatlardan yapılmış kapı süslemelerinin sağlıklı ve uzun bir hayat getireceğine inanılıyor.  Yeni yılda temiz bir başlangıç yapmak için yanlış anlaşılmalar ve anlaşmazlıklardan dolayı kırgın olunan akraba ve arkadaşlar affediliyor.  “Eski toz”dan kurtulup yeni bir başlangıca atılan adımın simgesi olarak evlerde kapsamlı bir temizlik yapılıyor. 31 Aralık gecesi Budist tapınakların çanları, insanoğlunun 108 zaafını uzak tutmak için 108 defa çalınıyor ve her çalmadan sonra kötü ruhları kovalamak için herkes kahkaha atıyor. Kötü ruhların uzak tutulması ve kırgınlıkların giderilmesiyle, Japonlar kutlamaların tadını çıkarıyor.
Saat geceyarısını gösterdiğinde, Filipinler’de çocuklar, yeni yılda boylarının uzaması için aşağı yukarı zıplıyorlar ve bolluk için puanlı kıyafetler giyip yuvarlak şekilli meyveler yiyorlar.
Hindular, her yeni mevsimin gelişiyle yılda dört defa kutlama yapıyorlar. Hindu inancına göre İyi Şans Tanrıçası iyi aydınlanan evleri ziyaret ediyor. Bu yüzden çocuklar, İyi Şans Tanrıçasının evlerine gelerek yeni giyim ve oyuncaklar getirmesi için kilden yaptıkları küçük lambaları yakıyorlar.
Komşularımızdan Ermenistan’da kadınlar, aileleri için yeni yıl sofralarının olmazsa olmazı sayılan Darin adlı bir ekmek hazırlıyorlar ve bu özel ekmeğin hamurunu yoğururken yeni yılda dileklerinin gerçekleşmesi ve şans için dua ediyorlar. Ekmeğin hamuruna madeni bir para da konuluyor. Paranın, ailenin yeni yılda en şanslı olacak üyesinin diliminde çıkacağına inanılıyor.
Birçok kültürde, yeni yıla girerken yeni kıyafetler giyinmenin ve cebimizde nakit para taşımanın da yeni yılda zenginlik getireceği düşünülüyor. Gece yarısı olduğunda sevdiklerimizi öpmenin, onlarla yıl boyunca mutlu bir şekilde bir arada olacağımıza, onları hiç kaybetmeyeceğimize katkıda bulunacağı da yine yaygın inançlardan biri. Feministlerin tepkiyle karşılayabileceği bir batıl inanç var ki, o da şu: saatler gece yarısını gösterince erkek “İyi Yıllar” deyinceye kadar iyi şans için kadının konuşmaması gerekiyormuş.
Yine bazı batıl inançlara göre yeni yıla girerken kötü ruhların çıkması için pencereleri gece boyunca açık tutmak ve bereketi temsil eden 8 veya 168 sayılarını kullanmak gerekiyor.  Öte yandan, ölümü simgeleyen 4 rakamının kullanılmasından ve saat veya kol saati hediye edilmesinden, ayrıca, kaybetmeyi temsil ettiği için yılın ilk günü kitap satın alınmasından kaçınmak lazımmış.
Benim vazgeçilmezlerim arasındaki bir İspanyol geleneği ise, yılın son 12 saniyesinde geri sayım yapılırken, dilekler tutarak 12 üzüm yemek. Her bir üzüm, bir ayı temsil ediyor ve yeni yılda şansı simgeliyor. Bu geleneğin kaynağını biraz araştırıp, işin ticari bir boyutu olduğunu ilk öğrendiğimde biraz hayal kırıklığına uğradığımı kabul etmek zorundayım; meğer 1909’da İspanya’nın Alikante bölgesindeki üzüm üreticileri, üzüm fazlasına çare bulmak için bu geleneği başlatmışlar. Daha sonra bu uygulama, Portekiz’e ve eski İspanyol ve Portekiz kolonileri olan Venezuela, Küba, Meksika, Ekvador ve Peru’ya da yayılmış. Yine de yılın son 12 saniyesinde 12 üzüm yemekten duyduğum keyiften vazgeçebileceğimi sanmıyorum ─ hele tuttuğum birçok dileğin gerçekleşmiş olduğunu da göz önünde bulundurunca. 2010’a girerken siz de bu İspanyol adetini uygulama kararı alırsanız, üzümlerin çekirdeksiz ve küçük olanlarını tercih etmenizde fayda var, yoksa biraz zorlanabilirsiniz. Unutmayın, amaç 12 üzümü 12 saniyede yemiş olmak. Perulular, tedbiri elden bırakmamak için 13. üzümün de yenilmesinden yana.
Yeni yılı farklı geleneklerle karşılamanın tadını çıkarırken, bir yandan da hatırda tutmalıyız ki aslında önemli olan, batıl inançlardan bağımsız olarak yeni başlayan yılı en güzel şekilde geçirmek için birçok şeyin elimizde olduğunun bilinciyle hareket etmek, bunun için proaktif olmak, geçmiş yılların tahlilini yaparak hatalarımızdan ders çıkarmak ve eski yanlışlarımızı tekrarlamamak, eksikliklerimizi gidermek için çaba sarfetmek, ihtiyacı olanlara elimizi uzatmak, işlerimize olduğu kadar sevdiklerimize de vakit ayırmak ve değer vermek, sahip olduğumuz maddi şeylere gösterdiğimiz özeni ruhumuza ve bedenimize de göstermek.
Benimsediğiniz gelenekler ne olursa olsun, sevdiklerinizle, sevgi, aşk, neşe, sağlık, başarı ve güzel sürprizlerle dolu, tüm dileklerinizin gerçekleşeceği, yüzünüzden gülümsemenin eksik olmayacağı, ülkemiz insanlarına ait dini ve dini olmayan tüm bayramların eşit ölçüde çoşku ve saygıyla kutlanacağı, renkli ve muhteşem bir yıl diliyorum.
Meltem GÜNEY

Yazar Hakkında /

Yazarımız hakkında kısa özgeçmişi çok yakında sayfamızda olacaktır.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.