© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

2008’de Zafer Türk Filmlerinin!

2008’de Zafer Türk Filmlerinin!

Türk sinemasının hızlı yükselişi 2008’de de devam etti. Gişelerdeki Hollywood hakimiyetini ortadan kaldıran Türk filmleri, gündemi uzun süre meşgul etmeyi de başardı. Türk sinemasında yaşanan bu hareketlilik bizler için oldukça mutluluk verici. Peki, sinema sektörünün içindeki insanlar, bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorlar? Atilla Dorsay, İzzet Günay, Teoman, Burcu Kara ve Burak Hakkı ile Türk sinemasının bugünü ve geleceği hakkında konuştuk.

Türk sinemasının bugün geldiği noktaya şaşırmamak elde değil. Yeşilçam filmlerinin sinema salonlarını fethettiği mazideki o naif günlere yetişememiş; çocukluk ve ilk gençlik dönemini, yılda sadece bir-iki film çekilebildiği için Türk sinemasından uzak geçirmiş bir sinemasever olarak; neredeyse her hafta yeni bir Türk filminin vizyona girdiği bu parlak döneme tanık olmanın heyecanı ve şaşkınlığını yaşıyorum.

Son yıllarda atağa kalkarak, dev bütçeli Hollywood filmleri ile yarışabilecek düzeye ulaşan Türk sineması, 2008’de Altın Çağı’nı yaşadı. Türk filmlerinin topladığı seyirci sayısındaki artışın yanı sıra, çoğunluğu genç yönetmenlerin çalışmaları olan yeni Türk filmlerinin görücüye çıkmak için sıraya girdiği bir yıl oldu 2008. Yıl sonunda, Sinema ve Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklama ile Türk sinemasının gişedeki zaferi kanıtlanmış oldu. Yerli ve yabancı, toplam 257 sinema filminin gösterime girdiği 2008 yılında, en çok izlenen filmler listesinde ilk 10 tümüyle Türk filmlerinden oluşuyor.

Türk seyircisinin yerli yapımlara daha çok ilgi gösterdiğini biliyoruz aslında. 1990-2007 yılları arasında ülkemizde “en çok izlenen ilk 10 film” sıralamasında sadece bir Hollywood prodüksiyonu yer alıyor. Tüm dünyada hasılat rekorları kıran “Titanic”, söz konusu listede 6 numarada. İlk üçü sırasıyla “Kurtlar Vadisi Irak”, “G.O.R.A”. ve “Babam ve Oğlum” filmlerinin paylaştığı sıralamada yer alan diğer filmler de Türk yapımı.

Bu yıl da yine, adından söz ettirmeyi başardı Türk sineması. 2008’de Cannes fatihi Nuri Bilge Ceylan’ın “Üç Maymun” adlı filmi gişesinden çok, ödülleri ile konuşuldu. Genç kuşağın komedi yıldızlarından Şahan Gökbakar’ın “Recep İvedik”i hasılat rekorları kırdı. Can Dündar’ın “Mustafa”sı çok konuşuldu ve dolayısıyla çok izlendi. Çağan Irmak, fısıltı gazetesi sayesinde milyonlara ulaşan filmi “Issız Adam” ile, “Babam ve Oğlum”dan sonra yine ağlattı. Gani Müjde, “Osmanlı Cumhuriyeti”nde gülüp eğlenmeyi bekleyenlere, etkileyici bir dram sunarak seyircisini şaşırttı. Son olarak, 5 Aralık 2008’de gösterime giren “A.R.O.G.”; ilk haftasında 2.050.000 seyirciye ulaşarak, Tüm Zamanlar İlk Hafta İzleyici Rekoru’nun sahibi oldu.

Türk sinemasında yaşanan bu hareketlilik bizler için oldukça mutluluk verici. Peki sinema sektörünün içindeki insanlar bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorlar?

Atilla Dorsay
Sinema Eleştirmeni
SİYAD Kurucu Üyesi ve Onursal Başkanı

Türk sinemasındaki bu atılımı çok iyi buluyorum. Birçok şeyin biraraya gelmesiyle oluşan bir trend bu, sadece bir nedene bağlanamaz. Çok kabaca söylemek gerekirse; Türkiye’nin dünyada siyasi ve ekonomik açıdan oynamaya başladığı önemli rol, İstanbul’un birdenbire çok gözde bir kent haline gelmesi ve Türkiye’de kendi kültürümüze ve tarihimize olan ilginin artması gibi nedenler biraraya gelince ve biraz da rastlantısal olarak, çok yetenekli bir yeni kuşak o sırada iş başına geçince; Türk sineması adına güzel gelişmeler yaşandı. Bu aynı zamanda eski Yeşilçam’dan da bir kopuş anlamına geliyor bence. Genç Türk sineması daha çok Avrupa sinemasından esinleniyor.

15 sene önce de İran sineması çok gözdeydi ama geçti. Neden geçti? Çünkü önce kendi ülkesinde izlenmiyordu o filmler. Ama bizde çok izleniyor kendi filmlerimiz. Bence bir ulusal sinemanın başarısının devamlı olması için, kendi halkı tarafından da izlenmesi lazım. İran sinemasının karşılaştığı sorunlardan biri de, Molla rejimi nedeniyle büyük baskı altında olmasıydı. Doğru dürüst bir aşk hikayesi anlatamıyor, doğru dürüst bir kadın portresi çizemiyorlardı. Bizde bu tarz kısıtlamalar da yok. Bu nedenle İran sinemasından daha sürekli ve devamlı olabiliriz ama olmayabiliriz de. Çünkü çok abuk subuk işler de yapılıyor. Gidişatı akıllıca bir denetim altında tutmak lazım.

İzzet Günay
Sinema Sanatçısı

Son dönemde yapılan filmlerin hepsini zevkle izliyorum. Türk sinemasının bugünlerini görmek heyecan verici. Şimdiki oyuncular çok şanslı. Çalışabilecekleri birçok proje var. Hikayeye daha çok önem veriliyor. Canlandırabilecekleri farklı farklı roller çıkıyor karşılarına. Bizim zamanımızda, “star sineması” denen bir kavram vardı. Filmde esas olan şöhretli başrol olduğu için, geri kalan detaylar üzerinde durulmazdı. Ama şimdi öyle mi? Her filmin ayrı bir hikayesi var ve esas hikayeleri ile dikkat çekiyor filmler. Bizim de karşımıza böyle farklı roller, ilginç hikayeler gelseymiş keşke.

Burcu Kara
Oyuncu

Türkiye’de çok güzel işler yapılıyor. Yeni yönetmenler yetişiyor, yepyeni senaryolar üretiliyor. Geçenlerde bir kısa film festivalinin ödül törenini sundum ve orada gördüm ki, kısa film alanında bile çok önemli işler yapılıyor. Artık sponsorluk konusunda da bilinçlendi firmalar. Sektördeki herkes birbirini izliyor, takip ediyor. Yapılan işlerden ötürü motive oluyor, hırslanıyor. Üstüste adımlar koyarak ilerlersek, birbirimize katkıda bulunursak, çok güzel yerlere getirebiliriz Türk sinemasını. İnsanlıkla kazanacağız biz bu işi!

Teoman
Müzisyen- Oyuncu

Geçenlerde bir arkadaşım sinemaya gitmiş, oynayan 8 filmden 6’sı Türk filmiymiş. On yıl önce de “Türk sineması patladı” deniliyordu. Şu anda Türk sineması çok daha iyi bir yerde. Ayrıca filmlerin kalitesi yükseliyor. Geçmiş yıllara nazaran oyunculukları daha çok beğenmeye başladım. Bunda dizilerin bile etkisi olabilir. Sektör kendini geliştirmeye başladı. Finansal koşullar çok daha iyi. Dolayısıyla sinemanın gelişimi açısından çok daha rahat bir ortam söz konusu. Son dönemde çekilen Türk fimleri içinde “Üç Maymun”u çok beğendim. Nuri Bilge Ceylan, başkalarını peşinden sürükleyen bir yönetmen oldu artık. Uzun zamandır takip ediyorum filmlerini. Ancak Nuri Bilge Ceylan filmleri içinde benim favorim “İklimler”dir. “İklimler” tam benim kalbime hitap eden bir filmdi.

Burak Hakkı
Oyuncu

Artık oyunculuğu meslek edinmiş biri olarak, çok hoşuma gidiyor bu durum. Keşke daha çok film çekilebilse. Film çekmek çok özel bir deneyim. Seyirci ile farklı hikayeleri paylaşmak çok güzel. Türk sinemasının desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Yazı ve Röportajlar: Serkan Tavşanoğlu

Yazar Hakkında /

Yazarımız hakkında kısa özgeçmişi çok yakında sayfamızda olacaktır.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.