© Copyright 2018 Mag Medya
blank
Başa Dön

Klasiğe Helvacıoğlu Yorumu

Klasiğe Helvacıoğlu Yorumu

Huzurlu Yaşama Klasik Dokunuş…

 

Her yıl Londra’da düzenlenen International Property Awards Avrupa bacağında hem konut renovasyon hem de konut peyzaj mimarisi kategorilerinde iki ödüle laik görülen H2C Interior Design ortağı İç Mimar Hakan Helvacıoğlu, ödül aldığı evi bizle paylaşıyor. Yeşillikler arasına gizlenmiş geniş bir bahçe içerisindeki bu tarihi evde, iç mimar, klasik tarzını konuşturmuş.

 

İstanbul’un seçkin semtlerinden biri olan Kandilli’de turizm ile uğraşan bir ailenin evini ziyaret ediyoruz. Evde yaşam yaklaşık dört ay önce başlamış. Lise çağlarındaki evin genç kızı ve koleje giden iki oğullarıyla mutlu ve huzurlu yeni bir yaşamı bu evde karşılayan aileye evin maskotu olan Chiuchawa Mario ve bahçedeki saray yavrusu evlerinde oturan Golden, Jack Russel ve Coocker cinsi üç köpek eşlik ediyor.

 

Daha önce yine Kandilli’de oturan ev sahipleri, ilk evlerini birlikte yarattıkları arkadaşları Hakan Helvacıoğlu ile yine çalışmışlar. “Ev sahipleri hep bahçeli, müstakil ama kimliği olan, her noktasını tasarlayabilecekleri bir evleri olsun istediler. Birkaç yıllık araştırma sonucunda Kandilli’nin bu gizli ve gözlerden uzak sokağında, yabani bir bahçe içerisinde zamanla yıpranmış bir ev buldular. Yüz yıldan fazla geçmişi olan bu ev, ilk başlarda zorunlu prosedürler yüzünden gözlerini korkutsa da hayallerinin peşinden gittiler.” diye anlatmaya başlıyor Hakan Helvacıoğlu.

 

Bina ikinci derece tarihi eser olduğundan, izinler sonrası yıkılıp yeniden yapılan bu ev, ihtiyaçlara uygun planlanmış. Yaklaşık 3 dönüm kademeli bahçe içerisinde konumlanan ev 790 m2 olup bahçe altında 100m2’lik bir spa alanı ve 200m2’lik bir kapalı garajı da bulunuyor. Ayrıca bahçenin alt kademelerinde yer alan 85m2’lik bir havuz ve Jazz club olarak kullanılan bir tarihi sarnıç da mevcut. “Müştemilat ve servis alanları da bunlara destek veriyor. Bina yenilenirken bodrum ve bahçe katı betonarme, diğer tüm katlar, dış cephe, ara bölmeler ve tüm iç duvar-tavan kaplamaları da orijinaline sadık kalınarak ahşap ile üretildi. ‘Kandilli’de bir Türk evi’ tasarlama hayaliyle yola çıktığımız için, altyapı ve tüm atmosferi bu bilinç üzerine kurguladık” diyen Helvacıoğlu, “Yani, yeni ve özenli malzemeler yerine, yıllanmış veya yıllanmış duran, o döneme tam oturan doku, renk, bitiş ve detayları bir araya getirdik. Planlamada bile dönemsel kabul, karşılama, sahanlık, hazırlama, yemek, oturma, çekilme, dinlenme, gizlenme gibi tüm hoş fonksiyonları aynen kullanmaya gayret ettik. Evin içerisinde bir sarnıç dahi var. Tüm evin duvarları ahşapları dönemsel bej renginde boyalıyken yine aslına sadık kalarak sadece yemek bölümüne devam eden salon bölümü tavanını ahşap rengi ve dokusunda bıraktık. Ayrıca o kayıtlara rastlayamamış olsak da yine gönderme olarak tüm tavan çıtalama şekillerini dönemsel beğenilere uygun bitirdik. Monotonluğu kırmak ve yemek bölümüne bir katkıda bulunmak adına, tavan havuzu içerisine Fransız bronz panelleri entegre ederek, masa üzerine dekoratif ve hep var gibi duran bir hava yarattık. Sert zeminler standart mozaik çini yerine İngiltere’de aynı dönem kullanılan, özel yüzey işlemi görmüş mat dekoratif porselen karolar ile kurgulandı. Hem ahşap alanlar hariç tüm mekanlarda hem de banyolarda farklı kombinasyon ve geçişlerle bu orijinal havaya ışık tutan ve dönemsel beğeniyi destekleyen etkiyi yarattık. Merdivenler dahil tüm ahşap alanlar özel masif ve farklı boyutlarda, yıllanmış yüzey işlemli parke ile kaplandı. Bu da tüm evin hep varmış gibi algılanmasına destek oldu,” diye ekliyor.

 

Bu kadar geçmişe bağımlı kalınan evde aynı zamanda teknolojinin de tüm katkıları kullanılmış. Estetik ve görsellik çok önemli olsa da mekanın bir ev olduğu ve yaşayanlara en yüksek konforu vermesi gerektiği de unutulmamış. “Tüm havalandırma, ısıtma-soğutma, güvenlik, aydınlatma, müzik yayını, perde ve bahçenin bile bir senaryo içerisinde kullanılabilmesi otomasyon programına entegre edilerek sağlandı. Mekanın altyapısının ahşap olduğu düşünülerek özel, ısı yaymayan aydınlatma armatürler kullanıldı,” diye detayları paylaşan Helvacıoğlu, “İki yıl gibi kısa bir zamanda inşaat dahil bitirilen bu evde senaryoya uyularak tüm mobilya ve aksesuarlar toplandı ve yerleşim gününde her şey elimizin altındaydı. Mimari stili olan pencerelere her mekana göre perdeler tek tek tasarımlandı. Kumaş seçimlerinde çıkış noktası ya antik halılar ya bir paravan ya da bir tablo öncü oldu. Ama durağan ve nötr olan duvar renklerine yer yer renkli, özel duvar kağıdı ve panoları girildi ve kullanılan kumaş tonları hep canlı tutuldu. Böylece dönemsel zevkler de vurgulandı. Altyapıda kullanılan kimi özel tasarım sabit mobilyalar ürettirilirken, bazı önemli noktalardaki kütüphane, giysi dolapları ve mutfak ise Fransa’dan sipariş edildi. Banyolardaki armatürler İngiltere’den geldi. Evin her noktasında ve özellikle salonda her bölümün, her köşenin bir fotoğraf karesiymiş gibi tamamlanmasına özen gösterildi. Obje – aydınlatma – aksesuar – renk – kumaş – doku bütünlüğü göz önünde tutuldu,” diye sözlerini tamamlıyor.

 

www.hakanhelvacioglu.com

 

 

 

 

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.