© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

İnternet Dünyasının Sevilen İsmi

İnternet Dünyasının Sevilen İsmi

Vine uygulamasında çektiği komik videolar ile ismini duyuran Mertkan Erkan, Youtube kanalında yayınladığı şarkıları ve Instagram paylaşımları ile dijital dünyanın sevilen isimleri arasında yer alıyor. Next Level AVM’de gerçekleştirdiğimiz kahkaha dolu röportajımızda Mertkan Erkan ve kariyeri üzerine samimi bir sohbet gerçekleştirdik.

Mertkan Erkan’ı biraz yakından tanıyabilir miyiz?

1994 yılının Ocak ayında Ankara’da doğdum. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü ve Oyunculuk Ana Sanat Dalı’nda okuyorum. En büyük yeteneklerimden biri de tek seferde bunu söyleyebiliyor oluşum sanırım.

 

Vine ile başlayan bir serüvenin var, şu anda da Youtube’da müzik kariyerine devam ediyorsun. Nasıl başladı bu yolculuk?

Vine yolculuğu aslında şöyle başladı; sosyal medyada sürekli diğer insanların attığı kısa videoları görüyordum. Ama Türkiye’de çok fazla olmadığı için yurt dışındaki insanları takip ediyordum. Bunu kendi kültürümüze uygun esprilerle yaparsak nasıl olabileceğini düşündüm ve Türk şakalarını yaparak denemek istedim, bir gecede fenomen oldum.(gülüyor) Şakalara devam ettik ve insanların hoşuna gitti.

 

İçeriklerini üretirken nelere dikkat ediyorsun?

Bizden daha küçüklerin de bizleri izleyerek etkilenebileceğini düşünerek çok fazla küfürlü ve argo içerik üretmedim. Ankara’da büyümenin öyle bir etkisi vardır; büyüğe saygı, küçüğe sevgi esastır. Toplumun bir kesimini rahatsız etmeyen, aynı zamanda da eğlenceli videolar hazırlamaya özen gösterdim. Daha çok tespit üzerine videolar çekiyorum; insanların “ben de bunu yaşıyorum, hakikaten böyle” dediği şeyleri ele almayı seviyorum.

 

Vine’dan sonra müzik kariyerin ile ilgili çalışmaların oldu, hala da devam ediyor. Bize biraz müzik serüveninden bahseder misin?

Müzik benim liseden beri uğraştığım bir şeydi. Ritim duygusunu çok seviyordum. İlk enstrümanımın darbuka olması biraz traji komik; çünkü herkes elektrogitar, bas gitar ile başlıyor. Darbukanın ardından yavaş yavaş klarnete geçtim, ardından saksafonu ve en son da gitarı denedim. Gitarı hepsinden daha çok sevdim. Sonra kendi şarkılarımı yazmaya başladım, şu anda da öyle giden bir serüvenim var. İnsanlar İstanbul’da akbil, Ankara’da ego bastıklarında ya da arabalarını çalıştırdıklarında gelen elektronik sesleri çok duydukları için müzik de biraz elektroniğe dönüyor, çünkü insanlar alıştıkları sesleri dinlenebilir buluyor.

 

Dijital dünya, günümüzde hızla ilerliyor, bundan beş yıl önce konuşmadığımız şeyleri şu an konuşuyoruz. Sen nasıl değerlendiriyorsun bu gelişimi ve ilerlemeyi?

Dijital dünya sürekli tüketilebilir bir yer; kullan – at modunda çalışıyor. Dijital dünyayı çok seviyorum, buradan kendimi gösterdim. Fakat dijital dünya olmadan önceki sanat eserlerine ve kalan ürünlere baktığınız zaman çok daha güzel geliyor. Şu anda işlerin kalitesi yerine sürekliliği ön planda; yeni bir şey yapıp tekrar gündemde olma isteği oluyor insanlarda. Aslında dijital dünyanın sevdiğim tek yönü; daha kolay ulaşabiliyor oluşum, kimse bana yardımcı olmadan kendim çekip yükleyebiliyor oluşum…

 

Oyunculuk kariyeri ile ilgili neler düşünüyorsun?

Oyunculuk kariyerimi tiyatro ve sinemada devam ettirmek istiyorum. Bir çok yerden dizi teklifi geliyor ama bir süre dizi yapmak istemiyorum. Şartlar ileride ne gösterir bilemiyorum ama şu an tiyatroya kendimi daha yakın hissediyorum. Şu an tek kişilik stand-up gösterim var, bir de aynı zamanda oyunumuz devam ediyor.

 

Son dönemde dijital dünyada parlayan isimlerin film yapmak gibi eğilimleri var. Sen de bu kervana katılmayı düşünüyor musun?

Sanatsal bir içeriği olmayan, bir yazar, bir yönetmen ve bir oyuncunun birleşip bir şey üretmedikleri bir işte olmak istemem. Tek adam filmi olup komik adam filmi yapmak istemem, zaten o kadar komik olduğumu da düşünmüyorum.

 

Dizi teklifi istemediğini söyledin ama geri çevirdiğinde bir daha teklif gelmemesinden korkmuyor musun?

İyi bir oyunculuk sergilersen zaten birileri seni mutlaka görüyor, bu yüzden teklif gelmemesinden korkmuyorum. Yeteneklerimi sergilemeye ve yapmam gerekeni yapmaya devam edeceğim.

 

Şu anda spotify’da şarkıların en çok dinlenenler listesinde. İnsanlar sen şarkı söylerken neyi çok sevdiler?

Samimiyeti çok sevdiğini söylüyor dinleyen herkes. Sadece bir kitlenin değil, herkesin seveceği ve kendinden bir şeyler bulacağı şarkılar yapmaya çalıştığım için olabilir…

 

Hayranlarını ne gibi sürprizler bekliyor?

Yeni şarkıları yapmayı düşünüyorum. Küskünüm diye bir şarkım çıkmak üzere… Son zamanlarda yaptığım şarkı tarzının biraz dışına çıkacağım. Aranjörüm Deprem Gürdal, beni müziğe başlatan kişidir onunla çalışmalarımız var. Benim yazdığım sözlerle onun müzik bilgisi ve altyapı çalışmaları birleşince ortaya güzel şarkılar çıkıyor.

 

İleride seni müzikal bir çalışma da seni görme şansımız olur mu?

Umarım olur, çünkü çok istiyorum bir müzikalda olmayı. Hatta bu yıl üniversitemizde bitirme oyunumuz bir müzikal olacak, hepinizi bekliyorum.

 

Üzerinde “Günaysu” yazıyor MAG kırmızısı ile de aynı renk. Sanırım kendi markan. Bize biraz marka yolculuğundan bahseder misin?

Bizim marka yolcuğumuz lisede başladı, “Ankara t şörtleri” diye bir markamız vardı. Sürekli tasarım yapıp baskı yapan bir abimiz vardı, biz de ondan bizim tasarladıklarımızı yapmasını istedik, sonra ortak olduk ve kendi ağzımızda klişe olmuş kelimeleri tasarımların üzerine basarak üzerimizde taşıyoruz. Bu üzerimde yazan “Günaysu” günaydın demek. Bir de “İyiakşamcan” var.

 

Yapmayı düşündüğün başka projeler var mı?

Youtube’da bir yandan da bir internet dizimiz var; “Taksimetre” diye. Aslında her alanda biraz biraz olmaya çalışıyorum. Markayı kar amacıyla kurmadım; gelirin bir kısmını hayvan haklarına ve yardım kuruluşlarına bağışlıyoruz., başka insanların mutluluklarına katkıda bulunarak zenginliğimizi artırmaya çalışıyoruz.

 

Taksimetre ile ilgili projelerin var mı onu dijital ekranlara taşımayı düşünüyor musun?

Aslında 2014’te başladık, iki yıl sürdü ve tüm internet fenomenleri dahil oldu; Halil Söyletmez, Atakan Özyurt… Yine ara ara çok talep geliyor, belki devam edebiliriz. Dizi gibi bir formatımız yok pek, daha çok komik sahnelerden kes yapıştır tekniği ile ortaya bir şeyler çıkarmaya çalışıyoruz.

 

Dijital yolculukta ismini ilk duyuran kişilerden biri olarak Ankara hakkında neler söylemek istersin?

Ankara bence Türkiye’nin en samimi şehri olabilir; çünkü hem meclis hem de Kızılay diye bir yer var… Bir mesafe ile mesafesizlik arasında gidip geliyorsun, ancak orta yolda kendini buluyorsun. Doğal olmak zorundasın, çünkü herkes kimin ne olduğunu çok kolay ayırt edebiliyor. O yüzden yaşaması keyifli ve zor bir şehir. İnsanlarla anlaşması çok kolay, yaşam standartları çok güzel bir şehir. Ankara’yı överken kendimi kaybediyorum!

 

5’te 5

 

En sevdiğin tiyatro oyunu ve tiyatro oyuncusu… Tiyatro oyunu Dirmit. Tiyatro oyuncusu Genco Erkal

En sevdiğin sinema filmi… Masumiyet ya da Kader

En sevdiğin müzisyen… Müslüm Gürses

Birlikte rol almak istediğin oyunucu… Ezgi Şenler

En büyük hayalin… Çok klişe olacak ama en büyük hayalim iyi biri olmak… Sürekli hayal kurup onu gerçekleştirip yeni bir hayal daha kuruyorum.

 

 

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.