© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Floransa&Kraliyet Lezzetleri

Floransa&Kraliyet Lezzetleri

Floransa’nın renkli, dar sokaklarında tam kayboldum derken karşınıza aniden bu kraliyet sofrası çıkıyor. La Giostra bize eşsiz yemeklerinden sunarken biz de marjinal sahibi Soldano d’Asburgo Lorena ile İtalyan lezzetleriyle harmanlanmış röportajımızı sayfalarımıza taşıyoruz.

Küçük Prens, Dimitri d’Asburgo Lorena’nın oğlu, Soldano d’Asburgo Lorena, konu şarap ve yemek pişirmek olunca, babasının yeteneğini almış. Hayatını, bu tutkusuna ve “misafirlerim” olarak hitap ettiği müşterileri ile yüz yıllık tatları bir araya getirmeye adamış. Böylece Dimitri ve Soldano d’Asburgo Lorena, birlikte yemekleri sihirleyerek restoranlarındaki tüm tatları bir kraliyet ziyafetine dönüştürmüşler.

Onlarca yıl geçmesine rağmen, Ristorante La Giostra’da bir dönemin tarihi yansımalarını kırmızı tuğlalı duvarlarda, on altıncı yüzyıldan kalma kemerlerde bulabilirsiniz. Böyle bir atmosfer içinde hiç zorlanmadan tüm konukların yakınlığına ve ev sahiplerinin misafirperverliğine kendinizi kaptırabilirsiniz. Birkaç dar Floransa sokağını geçer geçmez bu güzel restoran size gülümseyecek ve sizi içeri davet edecek. Bu zevki tatmadan önce biraz beklemek zorunda kalsanız da, mum ışığı altında bu ambiyansı yaşamak her şeye değecektir. Yemek ve şarapların güzelliğiyle adeta sarhoş oluyor, bu masalsı kentin bir an için parçası oluveriyorsunuz. Bu harikulade ve sıcacık restoranı sizlere “Floransa’da uğranması gereken bir yer” olarak değil “Floransa’ya gitme sebebi olarak” öneriyoruz!

Şimdi sizleri, Soldano d’Asburgo Lorena ile “Yemek zorunlu ve seçmek ayrıcalık oldukça, yemek pişirmek sanattır.” cümlesinin daha da anlam kazandığı Ristorante La Giostra’da yaptığımız röportajla kısa bir Floransa turuna çıkarıyoruz.

 

 

Sizi tanıyabilir miyiz?
İsmim Soldano d’Asburgo Lorena. Floransa’da yaşıyorum ve La Giostra Restoranı’nın sahibiyim. Bundan yirmi yıl önce burayı babamla birlikte açtık. Babam eski bir şarap yapımcısıydı ve yemek yapmayı çok severdi. Çalışma yaşıma geldiğimde de burayı kurduk. Fakat babam öldükten sonra her şeyi kendi başıma yürütmeye başladım.

Bu kadar insanı restoranın önünde sırada bekleten sır nedir?
Umarım yemeklerin güzel olmasıdır çünkü benim için en önemli şey bu. Ya da belki insanlar beni beğeniyorlardır… Tabi ki de hayır… Ben sadece güzel yemek yapmak ve resmi bir görüşmede olsalar dahi konuklarımı evlerindelermiş gibi hissettirmek istiyorum. Çünkü insanları rahat hissettirebilirsek burada kalmak isteyeceklerdir. Babam da buna inanırdı. Eğer yeterince iyiyseniz insanlara tekrar gelmeleri ve restoranınızı hatırlamaları için bir sebep vermiş olursunuz. Sonuçta biz de modanın bir parçasıyız ve bir gün kaybolacağız.

 

 

Ünlü müşterileriniz var mı?
Babam gelenleri müşteri olarak değil misafir olarak ağırlamayı öğütlerdi. Çünkü mesele para değil, asıl mesele buraya geldiklerinde keyifli vakit geçirmeleri. Bu yirmi yıl içerisinde Brad Pitt, John Travolta, Metallica, Red Hot Chili Peppers, U2, John Malkovich, John Galliano, Cindy Crawford, Chevy Chase, James Stellar, George Lucas gibi daha birçok ismi ağırlama şansımız oldu. Hepsini hatırlayamıyorum bile. Ünlü kişiler genellikle özel tavsiyeler üzerine geliyor ya da arkadaşları gelmelerini söylüyor. Ama çoğunlukla arkadaşlar… Bunun için kendimi şanslı hissediyorum.

Amerika’nın Roma Büyükelçisi neredeyse her hafta gelir, benimle yemek yer ve Roma’ya dönerdi. Bir keresinde de Bill Clinton ile gelmişti. Geçen yıl ise Amerikan Azınlıklar Temsilcisi Nancy Pelosi misafirimiz olmuştu.

 

 

Kahvaltı ve öğle yemeği de servis ediyor musunuz?
Hayır, şu an sadece akşam yemeği var. Fakat Eylül ayından Haziran ayına kadar hafta içi öğle yemeğimiz mevcut. Ağustos ayında da tatil için yirmi gün kapalıyız.

En sevdiğiniz yemek hangisi?
Başlangıç olarak “Greyfurtlu Burrata” ile “Kızarmış Domatesli ve Peynirli Kabak” tercih ediyorum. Makarnalardan “Armutlu Ravioli” ve “Mantarlı Tagliatelle”yi çok seviyorum. Ana yemek olarak ise “Balzamik Soslu Beef Fillet”. En meşhur yemeğimiz ise üzeri taze otlarla süslenmiş ince sığır etinden yapılan “Spianata”. Büyük bir bakır tepsi içerisinde, fırından doğruca masaya servis ediliyor.

Hala yemek yapıyor musunuz?
Hayır, eskiden yapıyordum. Babam vefat etmeden önce mutfakta birlikte çalışırdık. Ama artık yemek yapmıyorum. Her şeyi kontrol ediyorum ve mükemmel olması için çalışıyorum.

 

 

Yeni bir restoran planınız var mı?
Yan tarafta bir restoranım daha var; Cantina La Giostra. Bu gece kapalı fakat Eylül ayı itibariyle tekrar açılacak. Buradan tamamen ayrı bir yer. Yeni restoranı New York’ta açmayı düşünüyorum. Babamın hayaliydi ama hiçbir zaman gitmek için yeterli parayı ve zamanı bulamadım…

Türkiye’de bir restoran açmayı düşündünüz mü?
Türkiye’de bir adam vardı. Elli sekiz restoranı olduğunu söyledi ve bana eğer istersem kendi adı altında bir restoran açmayı teklif etti. Adını hatırlamıyorum ama gerçekten çok kibar bir adamdı. Şimdilik böyle bir planım yok.

Takılarınız çok çarpıcı görünüyor. Bilekliklerinizin bir anlamı var mı?
Özel bir anlamı yok, sadece çok seviyorum. Hatta onlarla uyuyorum. Yirmi üç yıldır hiç çıkarmadım. Sadece kötü bir motosiklet kazasında çıkarmak zorunda kaldım.

Bu keyifli yemek ve sohbet için teşekkür ederiz.

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.