© Copyright 2018 Mag Medya
Başa Dön

Sevgi Dolu Bir Aile Didem Uzel Sarı

Sevgi Dolu Bir Aile Didem Uzel Sarı

Oyuncu ve model Didem Uzel Sarı, oğlunun her şeyiyle bizzat ilgileniyor ve gelecekle ilgili tüm hesaplarında da artık sadece Aslan var.

Anneliği bir cümleyle anlatmanızı isteseydik neler söylerdiniz?

Karşılığı olmayan muazzam bir sevgi. Buna denk gelen bir bedel yok, olamaz da zaten. Muazzam büyük bir sevgi. Her gün bunun için daha fazla şükretmemi sağlayan şey.

Anne olmakla birlikte hayatınız nasıl bir değişime uğradı? Beklentileriniz doğrultusunda bir değişim mi oldu sizin için?

Hamilelik sürecimin biraz zor geçmesi nedeniyle, bu durum böyleyse doğum sonrası nasıl olacak, diye uzun uzun düşündüm. Fakat hamilelik hiçbir şeymiş. Aslan doğduktan sonra anladım. Kafanızda ne planlarsanız planlayın hiçbiri bir bebek doğduktan sonra o plana göre işlemiyor. Çünkü bebeğin de kendine göre bir huyu ve gelişimi var. Ben tamamen anneliğe ve hamileliğe kendimi planlamış ve programlamış olduğum için sonrasını hiç düşünmemiştim. Nasıl büyütürüm, nasıl olur diye… Ama bildiğim bir şey vardı: Aslan’ı hep kendim büyütecek, kimseye emanet etmeyecektim; ki öyle de oldu. Hiçbir zaman bir bakıcısı ya da eşim dışında bana yardım eden kimse olmadı. Evimize diğer işler için gelip giden kimse de olmadı. Dolayısıyla hayatım tamamen değişti. Uyku düzeni, sıcak yemek yemelerim, kahve içmelerim bile… Annelik gerçekten ateşten gömlek giymek gibi. Hastalanıyor, ateşi çıkıyor, öksürüyor… Siz o günler içinde ona odaklanarak yaşamak zorunda kalıyorsunuz. Ben bu durumları tek başıma karşıladığım ve hayatım artık Aslan’dan ibaret olduğu için, büyük bir değişime uğradım. Bu kadar yoğun geçeceğini ve zorlanacağımı beklemiyordum, ama öyle oldu. Tam da Aslan anaokuluna başlamış ve düzenli bir hayatımız olacak derken; bu salgın, pandemi, süreci bütün düzenimizi bozdu; yeni bir düzen kurduk. Dolayısıyla şimdi üç buçuk yaşında bir çocukla sabah yedi buçuktan akşam dokuza kadar hiç ayrılmadan beraberiz. Gerçekten bu benim planladığımın dışında ve bu düzende de bir şekilde devam etmek zorundayız. Bir bebek yapmayı planlama üzerine daha önce sahip olduğum fikirler yüzde yüz değişti.

Şu anki çocukların en büyük avantajı nedir sizce?

Bu soruya bir ay önce çok farklı bir cevap verebilirdim, ama şu anda içinde bulunduğumuz pandemiden dolayı bambaşka bir cevap vereceğim. Şu anki çocuklar gelişmekte ve değişmekte olan dünyada bir yöne doğru ilerlerken, yaşadıkları bu hesapta olmayan durum nedeniyle bu dönem onlar için bir dezavantaja dönüştü. Çocuklar bocalamaya başladı. Aslan küçük olduğu için ne olup bittiğini anlamıyor. Biz ona yine evde aktiviteler, oyunlar veriyoruz; ama eğitim çağındaki, özellikle de okuma yazmaya başlayan çocuklar şu an evlerinde, aileleri ile birlikte, bilgisayar açık ders çalışmaya çalışıyorlar. Parklara gidemiyor, sokaklarda oynayamıyor, caddeleri dolaşıp dondurma yiyemiyor, keyif aldıkları şeyleri yapamıyorlar. Biz burada Aslan’ı Orlando, Disney gibi parklara götürüyorduk. Evet bizim hayatımız çok değişti, ama şu an çocuklarımızın hayatları da dünyadaki belirsizlikle beraber maalesef bir dezavantaja dönüşmüş durumda.

Çocuğunuzun ismine nasıl karar verdiniz? Bir hikayesi var mı?

Ben anne olmaya karar verdiğimde, inşallah bir oğlum olur, duasını çok etmiştim. Amerika’da yaşadığımız ve ABD vatandaşı olacağı için bir kere onun için kolaylık olması düşüncesi hep kafamızdaydı. Arkadaşları arasında da rahat telaffuz edilsin diye ilk isminin yabancı isim olacağı kesindi. Leo ismine ise seneler önce, hamile kalmadan çok uzun zaman önce, karar vermiştim. Nereden geliyor bu karar, diye soracak olursanız; Leonardo DiCaprio hayranlığımdan diyebilirim. Hamile kaldığım süreçte çocuğum ona benzesin diye çocukluk resmini telefonumun ekran görüntüsü yapmışlığım bile var. Bu kadar benzedi… İkinci ismini, Türk ismini, hiç düşünmemiştim. Ona da babası karar versin demiştik. Aradık taradık, sonra bir gün babası “Aslan olsun zaten Leo’nun Türkçesi” dedi. Eşim aynı zamanda koyu da bir Galatasaray taraftarıdır. Aslan oldu. Hastanede cinsiyetini ilk öğrendiğimizde “Leo geliyor Leo” demiştim. Doğuma bir ay kala da Aslan eklendi. Leo Aslan oldu.

Çocuğunuzun kariyer planlamasına dahil olmayı düşünüyor musunuz? Yoksa kararı tamamen kendisine mi bırakacaksınız?

Şu an içinde bulunduğumuz durumdan dolayı kafam çok karışık olsa da Aslan’a hep öğretmeye çalıştığım ve ilerisi için planladığım bir şey var. Onun yetenekleri doğrultusunda istediklerini yapabilmesi için gerekli olan tüm imkanları sağlamak. Sürekli onu takip ediyorum. Nelere daha istekli, nelere yeteneği var? O gözlemle onu geliştirip, sadece yön gösterebilirim. Çünkü çocuklar bu bilgiyle gelmiyorlar. Sezgileri elbette var. İçsel yetenekleri de var, ama doğru yönlendirildikleri takdirde ortaya çıkıyor. Dolayısıyla Aslan’ın belli bir yaşa kadar doğru yolu bulmasına yardımcı olup, yetişkin bir birey olduğunda da ne yapmak istediğine kendisinin karar vermesini istiyorum. Ben çok geç anne oldum ve aramızda çok yaş farkı var. Onun yanında ne kadar kalabilirim, onunla ne kadar yürüyebilir ve destek olabilirim bilmiyorum. Bu yüzden Aslan’ın her zaman kendi başına kararlar verebilen, güçlü bir karakter olarak yetişmesini istiyorum. Bu da onun kariyer planlamasında inanılmaz etkili olacaktır. Şu an üç buçuk yaşında oldu bile. Ona fikirlerini soruyorum ve çoğunlukla yaptığı şeyleri onun kendisinin uygulamasını istiyorum. Benden destek alıyor elbette, ama güçlü bir karakter olabilmesi için bazı şeyleri kendisinin başarması gerekiyor.

Beraber yapmaktan en çok keyif aldığınız aktiviteler neler? Bu günleriniz nasıl geçiyor?

Aslan’a şu gün sorun; okul mu, ev mi diye?.. Aslan kesinlikle ev diyecektir. Geçen gün de itiraf etti. “Anne ben okula gitmek istemiyorum. Seninle ve babamla daha çok eğleniyorum” diye. Şimdi beraber günde 13 saat vakit geçirmeye başladık ve sürekli bir şeylerle uğraşıyoruz. Ama en çok sevdiğimiz ve keyif aldığımız şey beraber evde oynadığımız aile oyunları. Bir de Aslan erkek çocuğu olduğu için kovalamaca, saklambaç, zıplamak; koşuşturmalı, boğuşmalı bütün oyunları çok seviyor. Beni ve babasını oyun arkadaşı seçiyor ve çok keyif alıyor. Tabii ki biz günün sonunda çok yoruluyoruz. Üç buçuk yaş statüsündeki oyunlar, evet, belki çok eğlenceli; ama belli bir noktadan sonra, inanın, çok yorucu olabiliyor. Aslan ise bizimle yaptığı her şeyden çok keyif alıyor. Suluboya ile resim yapmak, hamurlarla oynamak, evde yemek yapmak, smoothie ve kahve hazırlamak… Bunları aktiviteden saymıyorum bile artık. Ailece göl kenarında yaptığımız yürüyüşler ise çok keyifli ve bize haz veren şeyler.

Annenizden aldığınız ve sizin için önem taşıyan bir öğüt var mı?

Aslında tam olarak öğüt denemez. Ama annem üniversite zamanlarıma yakın yaşlarımda, artık kararlarımı tamamen kendim aldığım, uyguladığım ve gerçekten dışarıdan müdahale etmediği bir yaşam sundu bana. Ben belki de onun bana olan bu yaklaşımı sayesinde çok daha güçlü ve ayakları yere daha sağlam basan bir karakter oldum. Hep, her şeyi kendi başıma yapmaya çalıştım. Annem hiçbir zaman karışmadı ve çok büyük bir destek de vermedi. Para kazanmayı, okulumu bitirmeyi kendi emeklerimle başardım. Belki de benim için farkında olmadan yaptığı en büyük şey, belli bir noktadan sonra kararlarımı kendim alabilen bir birey olduğumu bana hissettirmesiydi.

İleride çocuğunuzun sizinle aynı mesleği yapmasını ister miydiniz?

Her insan farklı her çocuk da farklı. Taşıdığı özellikler de çok çok farklı. Aslan henüz çok küçük. Dört buçuk, beş yaşından sonra çocukların yeteneklerine göre eğilimleri saptamak için testler yapılıyor. Şu an Aslan için erken, ama benim düşüncem Aslan’ın belli bir yaşa kadar, belki ortaokul ve liseye kadar, yönlendirilerek belirli seçenekler sunularak giden bir çocuk olması yönünde. Basketbol mu oynayacak, futbol mu; yoksa bir müzik aleti mi çalacak?.. Bunlar için seçenekler sunup, belki bütün hepsinin derslerini aldırarak içlerinden bir tanesini seçmesini sağlamak, onun için yapacağımız en doğru şey diye düşünüyorum. Belki de yapmayacak, istemeyecek. Dolayısıyla Aslan’ın hangi meslekte olacağını bilemiyorum. Benim mesleğimi yapmasını ister miydim? Olsa da olur, olmasa da. Aslan belki de cerrah olacak ve daha başarılı olacak, bunu şu an için bilemiyoruz. Ama yeteneği varsa, aktörlük yapabilirse o şekilde yönlendiririz tabi. Onu ekranda görmek çok hoşuma gider ama ısrarcı da değilim. Kendi kararını vakti gelince verecektir diye düşünüyorum.

Anneler Günü mesajınızı paylaşır mısınız?

Kalbim benim; bana anneliği doyasıya yaşattığın ve vicdanımı daha çok sorgulattığın için sana minnettarım. Sevmek kavramı seninle anlamını buldu. Yıllarca sen gel diye ne dualar ettim bir bilsen… Allah’ım; sana şükürler olsun ki bu tarifi olmayan duyguyu bana yaşattın. Ve bir teşekkür de annem için… Annem; her ne kadar bilerek ya da bilmeyerek kalbini kırdıysam beni affet. Anneliğin ne demek olduğunu henüz, Aslan ile anladım. Anneler Günün kutlu olsun canım anneciğim.

Yazar Hakkında /

2003 yılından bu yana, hedef kitlesi AB ve A+ olarak belirlenmiş bir çok baskı, web, pr, organizasyon işinde başarılı projelere imza atmış olan MAG hayatın her alanında en iyi olmayı hedefleyen, sosyo-ekonomik seviyesi yüksek, özel zevkleri olan ve hobileriyle yaşamını renklendiren, sosyal sorumluluklarının bilincinde olan, belirli kesimden kabul ettiği müşterilerine yıllardır sağlamış olduğu yüksek başarı grafiği ile doğru planlanmış bir büyüme ile sektöründeki hayatına devam etmektedir.

Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.